Olacağı buydu...

A -
A +

BENİM YILDIZIM Marsilya'nın adamı deli eden bunaltıcı atakları karşısında, hem tek başına ayakta kalan, hem de takımına moral aşılayan Diatta gecenin yıldızıydı... Tabii Ziani'den sonra... ----------------------------- Bizim ligimizin zirvesinde gezinen Beşiktaş, Fransa Lig'inde zor günler yaşayan Marsilya karşısında, sadece savunma anlayışı içinde beraberliği kurtarayım derken, Hakan'ın hediyesi golle ve arkasından gelen ikincisiyle, gecesini kararttı... Fransız rakibi karşısında, kaleye tek isabetli şut atmadan 90 dakikayı tamamlayan siyah-beyazlı takım gol atamazken, Marsilya baskılı futboluyla geceye damga vurup, adeta "göbek" attı... HHH Fransa Ligi'nde, kötü günler geçirdiği için, Beşiktaş'ın hafife aldığı Marsilya "Olmak" ya da "Yok olmak" arasındaki bir ikilem maçında, siyah-beyazlı takımın karşısına dipdiri çıkınca, geceden beraberlik çıkarmak bile zordu... Ertuğrul Sağlam'ın ligde uzun müddet kulübede gözlemci gibi oturttuğu kuzguni adam Diatta'nın yıldızlaştığı maçta, siyah-beyazlı takım çok zor dakikalar geçirdi... İlk 45 dakikada zorunlu iki değişiklik yapmak zorunda kalan Sağlam, rakibin hızlı hücum anlayışı karşısında, takımını ayakta tutabilmek adına, kenarda hop oturup, hop kalktı... Marsilya kalesiyle, sadece Ricardinho ile uzaktan bir şut denemesi dışında tanışamayan Beşiktaş ilk yarıda beraberliğe adeta şükretti... HHH Genç Nasri'nin oyunun her dakikasında sahne alması ve rolünü mükemmel oynaması neticesinde, tehlikeyi püskürtmekte zorlanan Beşiktaş, İbrahim Üzülmez'in Ziani karşısında sallanması, Serdar Kurtuluş'un, pozisyonlar karşısında başının dönmesi yüzünden, oyun kurmak şöyle dursun, sadece rakip ataklarını püskürtmekle yetindi... Bu atakların önüne her defasında takoz olan iki futbolcu, Diatta ve İbrahim Toraman'dan başkası değildi... Delgado ve Tello'nun, Marsilya presi karşısında şaşkına dönmesi, forvette top bekleyen Bobo'yu çaresiz bırakırken, genç Serdar Özkan ise bir Şampiyonlar Ligi maçında, futboluyla parlayamayan isim oluyordu... HHH İkinci yarının başlaması ile birlikte Marsilya'nın her defasında Beşiktaş defansını "dut silker" gibi sallayışı karşısında, gelecek golün gecikmesi için hep dua ettik... Çünkü "Görünen köy, kılavuz istemezdi". Bu gecede ayakta kalabilmek adına, sadece savunmanın gayreti ile sağlam kalabilmek Beşiktaş için, şansa kalmış bir şeydi... İtalyan hakemin mükemmel yönettiği bir karşılaşmada, oyun kurma fakirliği içinde, Marsilya'ya boyun eğmemek için çırpınan Beşiktaş, 76. dakikada, korner atışında boşa çıkan Hakan Arıkan'ın hediyesi bir golle yıkılırken "Olacağı buydu" dedik... İkinci golün geleceği ise, zaten belliydi... Rakibin arzulu ve hırslı futbolu karşısında, tribündeki seyirciden farkı olmayan sahadaki siyah-beyazlı futbolcuların, Şampiyonlar Ligi'ne "iyi başlangıç" değil de "şanslı bir başlangıç" yapmasını çok isterdik ama dün geceki futbolla bu imkansızdı zaten...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.