Kimse ortaya çıkıp, "Beşiktaş'ın bu Lazio'ya şansı tutmuyor" demesin... Sen kazanmak için bir uğraş vermeyeceksin, sonra da ağıt yakacaksın... Yok öyle şey... Burası Şampiyonlar Ligi kardeşim... Kendi sahanda aslan, kaplan, Kartal kesileceksin... Ve rakibin kim olursa olsun çullanacaksın... Dün bu iş olmamışsa, uyuşukluğundandı bu hüzün... * Lucescu'yu hep göklere çıkardık bugüne kadar... Yine de o bu işi en iyi bilendir bizim için... Ama dün müthiş bir İnönü atmosferinde sahaya çıkan takımın kazanma azmiyle dolu olduğunu kimse söyleyemez... Geçtiğimiz sene Pancu Beşiktaş'ın son anda patlayan silahıydı... Ya dün geceki Pancu? Çakaralmazdan farkı yoktu... Toptan kaçan, kalabalık defans arasında karambolden gol bulmaya çalışan, adeta 250 promil alkollü şoför gibiydi... Aylardır bu maça yetiştirilmeye çalışılan, Lazio'ya saklanan İlhan da futbolu unutmuş, depresyon geçirmiş bir haldeydi... Gol nasıl atılır, pas nasıl alınır, dünyadan haberi yoktu... Ama unutmadığı tek şey, rakibine diklenmek, yumruğunu sıkmak, gözlerini patlatmaktı... * Lazio geçen sezon Beşiktaş'ı iki defa devirmenin moraliyle bu defa da işin kolay olacağına çok inanmış haldeydi... Oyun disiplinleri mükemmeldi... Rakibin zayıf yönlerini çok iyi analiz ettiklerinden, orta alanı otoban gibi kullanıp hep oradan yoklama çektiler... Stam gibi deve bir adamın önlemini alamamanın şaşkınlığıyla yedikleri golde Beşiktaş defansı hep birbirlerini suçladı... Oysa uyanık olmak zorundaydılar... Bunu yapamadılar... Beşiktaş'ın ligde çekirge gibi sıçradığı maçlar hep dün gecenin sinyalini vermişti... Bu takımda Ahmed Hassan'ı, Okan'ı, Sergen'i kulübede saklamak Lucescu'ya pahalıya patladı... Ne beklenir Tümer'den, Pancu'dan, İlhan'dan? Rumen hoca kendisine korkak diyenleri haklı çıkartmak için adeta uğraş veriyor... Lazio gibi sadece oyun disiplini olan bir İtalyan ekibini İnönü'den eli dolu göndermek, işte bu kötü dediğimiz Beşiktaş'ın dünkü acı sonuydu. Bu sonuç daha maça çıkmadan Lucescu tarafından yazılmıştı...