Oscarlık adamlar

A -
A +

Bern caddelerinde unutulmaz manzaraları görünce, kendi kendimize sorduk: "Peki bizde ne zaman?" Bu soruyu sormamıza sebep olan, futbolu sadece spor ve eğlence olarak algılayan onlarla, sanki meydan savaşı ile eşdeğer gören bizlerin aralarındaki uçurumlar kadar derin farktı... O sokaklardan aldığımız dersi unutmak mümkün değil... Eğlenmenin en uç noktasını yaşayanların, alkol duvarını aşmalarına rağmen, görüntü bozukluğu vermemeleri, içlerindeki spor anlayışının kötü yansımalarını kollama çalışmaları gibiydi... Bir sataşma... Bir kavga... Bir küfür duymak mümkün değildi... *** İsviçre'nin koca başkenti Bern, İtalya-Hollandamaçı öncesi, bizim aval aval baktığımız tarihi günlerinden birisini yaşadı... Yer gök sanki portakal rengine bürünmüştü... İşi gırgıra alanlar, komik kıyafetler ve boyalar içinde ama neşe küpü gibi tatlı bir şekilde, Bern caddelerinde, sporun en güzel yanı olan taraftarlık gücünü "fanatizm"olarak değil, bir aşk kadar tutkulu bir sevda olduğunu haykırıyordu sanki... Tren istasyonundan en az 10 kilometrelik yolda portakal bahçesinde zannettik kendimizi... Saçından, ayakkabısına kadar portakal... Yüzü, kaşı portakal... Bern esnafının bayram edip, hasılat rekorları kırdığı bir maç öncesinde, tek bir esnafın canı yanmadı... Kırılan bir vitrin, zarar gören bir tezgah arasınız da bulamazdınız... İşin en ilginç yanı ise, rakipleri İtalya'nın taraftarının da, onlar kadar olmasa da, büyük bir taraftar gücünü göstermek adına, portakalların arasına dalmalarıydı... Ama yumrukla değil, küfürle değil, öfkeyle değil... Onlar yollarda beraber eğlenirken, şarkılar söylerken, hep aklımızdan F.Bahçe-G.Saray maçları geçti... Hani bazen F.Bahçelilerin Saraçoğlu'ndaki maç öncesi, sarı-kırmızılı taraftarı taşıyan otobüsleri taşlamaları, maç bitiminde de Kadıköyvapur iskelesine kadar "Sağlıklı Yaşam Koşuşu!"yaptırmaları geldi... Yahut da, Mecidiyeköy'e maça gelen F.Bahçetaraftarlarının, tükürük ve küfür yağmuruna tuttukları, maç sonrasında, ellerinde şimşir sopalarla, Şişli Meydanı'nda "cirit"oynamaları geçti gözümüzün önünden... Onlara, sevdanın yolları, bize kurşunlar... *** "Sporda Şiddeti Önleme Yasası"sahip ama uygulamada bu yasayı birilerinin karşısına çıkaramama cesaretsizliği ve kanun tanımazların "Tribün terörünü"ateşleyen çirkin tavırları karşısında her maç öncesi valilik makamında toplanıp önlem paketi alanların düştüğü standart durumların kuvvet dengesizliğine bir bakınız; bir de, Bern sokaklarında iki ülkenin spor anlayışına kattıkları güzelliklere göz atınız... Tabii bu imrenerek ve gıpta ederek baktığımız manzaralar, daha şekillenmiş olarak Bern'in Stade de Suisse'sinin tribünde gördüğümüz katmerli güzellikle daha bir tatlandı... Kardeş kardeş oturan insanlar, portakalların arasında mavi bonus kafalar, pankartlar bile, birbirine tecavüz etmeyecek naziklikte ve sırada, bayraklar atkılar, değiş tokuş trafiğindeki centilmenlikler ve daha neler neler... Bir spor karşılaşması bu kadar mı stressiz başlar, bu kadar mı el dostane biter... *** 3-0'lık Hollandazaferiyle sonuçlanan şahane maç öncesi, gördüklerimizi anlatmaya kalksak, tribünlerin, müthiş kaynaşmasının boşuna olmadığı ortaya çıkar... Hollanda'nın o 2 metrelik orta saha dinamosu Engelaar'ı, Kuyt'ın her topu havadan karadan oyuna mükemmel sokuşunu, 10 numara formasıyla 10 yıldızlık oyun sergileyen Sneijder'i ve yaşı kemale ermesine rağmen, kedi çevikliğini kaybetmeyen Van der Sar'ı atlamayalım bu arada... Onlar, koca İtalya'nın devrilişinde baş mimarlardı... Ama o tribünler yok mu o tribünler... Maça gelirken mest ettiler... 90 dakikanın her saniyesinde centilmenliklerini test ettiler... Karşılaşmanın bitiminde ise yine kol kola girerek hem birbirlerini hem tebrik, hem de teselli ettiler... Taraftara, bir futbol karşılaşmasına katkısından dolayı "Oscar"verilecek olsa, şüphesiz kürsüye Hollanda ve İtalya'nın o parmak ısırtan Portakallarıve "Mavi Kafa Bonusları" çıkarılır... Ve futbol, ancak böyle seyirciye sahip takımlarla oynanırsa, saygınlık duyulan spor olur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.