Ali Sami Yen Stadı, son defa kapılarını açtı taraftara... Ama ne gelen var ne giden... Mecidiyeköy'de dolaşanlara köfte - ekmek hediyesi bile verseniz, bu maça taraftar bulmak zordu... Beşiktaş'a kaptırılan şampiyonluk yıkıntısına artık tahammül edemeyen taraftar, boykottaydı dün gece... Yakında yıkılacak Ali Sami Yen, bu yüzden boş kaldı. Hüzün ve kaderine razı oldu... Fatih Terim, maç ve transfer bahaneleriyle takımını yalnız bırakanlardan biriydi... 24 kişilik kadrodan tam 16'sının adının geçmediği esame listesi, dün PAF'ların bayram yeriydi... Onlar, milyonlarlarca dolarların konfeti gibi saçıldığı ama takıma bir faydaları olmayan Avrupalı yıldızların inadına daha hırslılardı... Belki onların eve dönecek dolmuş paraları bile yoktu ceplerinde... Havaları yoktu, dayıları yoktu... Ama sahada coşan yürekleri vardı... Onlar dün gerçek Revivo, Batista, Xavier, Ali Lukunku'ydu... Mükemmel oynamadılar, ama en azından G:Saray forması giymenin duyarlılığı ile can siperane savaştılar... Bir avuç seyirciye hırslı futbol nasıl oynanır, onu gösterdiler... Dünkü kadronun sahaya çıkartılması için Avrupa'dan emir veren Terim, bir yerde yabancıları ve aylardır transfer nazı yapanlara mesaj vermek istedi: "Benim sizinle artık işim olmaz..." Lukunku, tribünde yerinde oynayan 37'lik Suat kadar koşmadığını bu takıma fayda sağlamadığını belki anlamıştır.... İsrail'e her hafta gitmezse hasretinden çatlayacak Revivo, yokluğunun belli olmadığını belki hissetmiştir... 2 milyon dolardan kapı açan Hasan Şaş, genç İlker'in profesyonelliği karşısında belki ezilmiştir... Gece kulüplerinin müdavimleri bundan böyle işlerinin zor olduğunu mutlaka anlamışlardır... Dün PAF'arın ve yedeklerin verdiği ders, belki sıradan bir iş gibi gözükse de, altında derin derslerin olduğu muhakkak... Tabi, bu dersi anlamak, koşmayan, naz yapan ve bu G.Saray'a hiçbir şey vermeyenler için o kadar zor ki...