Öncelikle tüm okuyuculardan peşinen özür dileriz... Çünkü bugün size, bir Süper Lig maçını değil, bir "Süper Ayıbı" yazmak zorunda kaldık... Dün gece maç mı seyrettik zaten? Türk futbolunda bambaşka bir yeri olan Beşiktaş tribünleri, 03.10.2009 Cumartesi günü bir büyük ayıba hep birlikte imza attılar... Muhteşem tribün şovlarının yerinde yeller esti... Esenler ise, tekme, tokat, koltuk ve küfürdü... Kim kimi yakalarsa "Yer misin, yemez misin" diye sormadı bile... Aynı tribünde, yan yana, omuz omuza nice güçlüklere göğüs gerenler, dün gece düşman kesildi birbirine... Ağızlar, burunlar kırıldı... Açık, kapalı fark etmedi... Hatta Şeref Tribününde bile, koca koca adamlar, saldırgan tavırlarıyla, 40 yıllık dostluklarına öfke kustu, yumruk salladı... Manzara çirkindi... Manzara ürkütücüydü... Ve manzaranın geleceği karanlıktı... Dün gece İnönü Stadı'nda bir yönetimin daha ipi çekildi... Bir daha tamir olmayacak gönül yaraları açıldı... Artık karşılıklı sevgi, yama tutmayan kumaş gibi, lime lime edildi... Oysa düne kadar herkes kardeşti... Herkes, siyah-beyaz renk için yumak yumaktı... Ve dün gece olan oldu... Kardeşlik, dostluk, mutluluk dinamitlendi... Ve daha düne kadar, aynı saflarda savaşanlar, ayrı çeteler halinde kalleşçe düşünceler ve öfke içinde, güzelliklerin üstünü örttü... Kimselere yazık olmadı dün gece... Olan Beşiktaş'a oldu... Artık, bu takıma yönetici olmak isteyen bir değil birkaç kez düşünecek... Paranın futbolcular üzerinde etkisi ve yetkisi, acabalarla burun kıvırtacak... Teknik kadrolar gelmek için nazlanacak... Çünkü pabuç pahallı artık Beşiktaş'ta... Bu takımın sevgisini bölenler mutlu musunuz şimdi? Bir daha kucaklaşabilir misiniz? Bir daha tek bir yürek olabilir misiniz? Parçalanmış kalpleri birleştirebilir, siyah-beyaz renk aşkını alevlendirebilir misiniz? Vakit çok geç... Beşiktaş'a yazık ettiniz, yazık... Hepinize yazıklar olsun...