Parayla aranan saadet

A -
A +

Milli maç sonrası basın toplantısından iki manzara sizlere... Fransız futbolunun Platini'li döneminin 1.60'lık bücürü , şimdinin Gürcistan teknik direktörü Alain Giresse, şaşkın... Türkiye gibi bir takımdan, üstelik evinde puan almanın sarhoşluğunda... Konuşacak kelime bile bulamıyor... Ve bir de bizim Ersun Yanal... "Ben ne yaptım" dercesine suçluluk duygusu içinde... Alnındaki terler, biraz sıcaktan, biraz sıkıntıdan damlarken, başına gelecek muhtemel taarruzların dalgınlığında... *** Milli Takım için Trabzon seçiminin yanlışlığını, bu işe gönül vermiş herkes haykırdı... Bunu geçelim... Ama Milli Takım için yeni bir rota ve yeni bir kimlik belirleyen Ersun Yanal'ın daha ilk resmi maçta, üst üste konduğunda bir cilt olacak kadar yanlışlıkları, esas bizi üzen... Yanal, teknik direktörlük kariyerinde ağırlığı hücum organizasyonlarına veren bir düşünceye sahip bir hoca... Bu ataklığını yaparken, çalıştırdığı takımlarda da gördüğümüz gibi; defans kurgusunu pek ciddiye almıyor... "Çok gol atarım" anlayışında, yenecek her golün, ne sıkıntılar doğuracağını görmek istemiyor nedense Yanal... Gürcistan önünde görev yapan savunmamızın, kalecimiz dahil 4 ismi, Milli Takım'a yakışır isimler değil... Rüştü, artık tipik bir emekli... Geçmişteki, başarılarını anlatmaktan başka, ay-yıldızlı formaya faydası dokunamayacak kadar, bizleri tedirgin eden bir kale emekçisi... Serkan, Deniz ve İbrahim Toraman için ise milli forma çok büyük... *** Gol atamamasına rağmen 4 Gürcü defans adamını yerine çakan, onların kafalarını meşgul eden Hakan Şükür gibi takımımızın en uzun adamını oyundan alan Yanal; Okan, Emre, Serkan, Hasan, Gökdeniz, Nihat gibi kısalarla oyun plânı kurgularken, biraz daha dikkatli düşünmeliydi... Hakan'ı 80. dakikada 1-0 galipken oyundan alıyoruz, Gürcüler aynı dakikada adam değiştirip, 4 dakika sonra gol atıyor... Trabzon seyircisine şirin gözükmek için, Gökdeniz'i ve Milli Takım'a son anda çağırılan Hüseyin'i sahaya sürerken, bu defa Gökdeniz'in en iyi anlaştığı Fatih'i oyundan alıyor Ersun Hoca.. Daum'un ısrarla sol kanatta oynatıp verim almaya başladığı Tuncay, Milli Takım'da sağ kulvara yerleştirilirken, adaptasyon sorunu ile boğuşmuyor mu sanki? Beşiktaş seyircisini hayal kırıklığına uğratan Okan, yine savruk futboluyla 90 dakika oyunda bırakılırken, Ersun Hoca, onun ne başarısını gördü acaba? Hasan Şaş'ın ihanetini, oyundan atıldıktan sonra elini sıkarak kutlayan (!) Ersun Yanal'ın, maç sonunda da bütün suçu Hasan'a yıkması, etik açıdan hoş muydu sanki? *** Trilyonluk prim sisteminin Türk vatandaşına müthiş rahatsızlık verdiği gerçeği dururken, bunu "Kazandır, kazan" prensibiyle örtüştürmek, yanlışın yanlışla örtüşmesi demektir... Gürcistan'a kaptırılan 2 puanın bedeli bile bu anlayışta 10 milyar... Ayıptır, günahtır... Milli formayı, giymek için can atanları, para canlısı yapmak ne kadar yanlış... Asgari ücretlinin 333 milyon, emeklinin 500 milyon lira aldığı Türkiye gerçeğinde, rezilliğe 10 milyar prim veriliyorsa yazıklar olsun... Hayat oyunu, iyi bir ele sahip olmak değil, kötü bir eli iyi oynamaktır... Bu oyun da; parayla değil, inançla olur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.