Pisi pisine elveda!

A -
A +

"Her şey güzel olacak" diye güzel hislerle dolu başladı gecemiz... Çünkü, son antrenmanda, Beşiktaş'ı müthiş istekli ve bu maçı dert etmeyen bir havada görmüştük... Leverkusen, yenilmeyecek, elenmeyecek bir takım değildi ki... Üstelik 90 dakika "dişe diş, kora kor" mücadele ettiğimiz bir rakibe pisi pisine elenmek bu kadar kolay olmamalıydı... Ümitli başladığımız gecenin, karanlık bitmesi ne kadar kötü ... Üstelik, hem Beşiktaş'a, hem Türk futboluna yazık oldu... *** Leverkusen'in, karşılaşma başlar başlamaz, saldırgan olacağı belliydi... Nitekim 8 ve 9. dakikalarda Voronin ve Barbarez ile yüreğimiz ağzımıza geldi... 15 dakika, kalemizin önünde dolaşan, her an bir pusudan faydalanmayı planlayan Leverkusen önünde, dengeyi ancak bu dakikada sağlayabildik... Serdar'ın "Bu nasıl gol olmaz" dediğimiz pis vuruşuyla, gözdağı verdiğimiz ev sahibi, bir şoku da 23. dakikada Bobo önünde yaşadı... O Bobo, Serdar'ın kaçırdığının daha güzelini "ağır çekim" hali yüzünden Leverkusen filelerine gönderemedi... *** Nobre'nin yerine ilk on birde yer bulan Bobo, birkaç dakika sonra bir önceki kaçırdığının kopyası fırsattan yine yararlanamadı... "Olacak bu iş" diye beklerken, fırsatlar bir bir kaçmaya başlamıştı... İlk yarıda karşılıklı atakların cirit attığı dakikalarda, İbrahim Toraman, başta olmak üzere Koray ve Baki, inanılmaz savunma fedakarlığı gösteriyordu... Ama onlar canlarını dişlerine takarken, Kleberson ve Burak'ın dünya umurlarında değildi... Sanki başka zaman umurlarında mıydı ki ? İnatla oynamamak için çalışan bu ikiliye rağmen, devrede eşitlik bozulmamışsa, bunun hakkını sadece birkaç cengavere bırakmak gerekirdi... *** İkinci yarıya da, hücum zenginliği ile başlayan Leverkusen, Beşiktaş'ın asla katı savunma anlayışı içinde olmaması yüzünden, kalabalık ataklara kalkamadı... Çünkü, her an bir kaza golünü yemekten korkuyorlardı... Çünkü, telaşlı olan onlardı... Çünkü,işleri en zor olan onlardı... 66. dakikada Bobo'nun yerine Nobre'yi alan Tigana "B planını" devreye soktu... Böylece, Leverkusen defansı, daha tedirgin oldu ve daha kalabalık halde bölgelerinde kaldı... İki kişilik koltuğu, yedek kulubesinin önüne çekip, krallar gibi kurulan Leverkusen teknik direktörü Michael Skibbe, çaresizlik içinde kıvranırken, Tigana ikinci hamlesini de forvetten yana yaparak Gökhan Güleç'i de oyuna aldı... *** Artık beklenen müjde ve güzellik gelmişti... Ama 77. dakikada İtalyan hakem Baki'nin penaltısını es geçmedi... Önce kaçan, sonra filelerle buluşan top, gecemizi kararttı... Ondan sonraki golleri boş verelim... Bu filmin sonu "Böyle kötü mü" olacaktı... Yazık, hem de çok yazık...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.