Sadece Quaresma

A -
A +

Beşiktaş'ta görünen manzara aynen şuydu dün gece... Futbolcular için karşılaşma angarya gibiydi... Ve kendini bu işe adamış tek kişi ise, Tayfur Havutçu'ydu... Emanetçi teknik direktör, en azından bir iz bırakabilmek adına 90 dakikanın en heyecanlı kişisi olarak gözüktü... Takım sahada dökülürken o yerinde oturamayan adamdı... Ya saha içi? Orayı hiç sormayın... Quaresma'nın dışında bu maçın ciddiyetini anlayan pek yoktu sanki... Ernst bile döküldü... Simao, Necip, Hilbert vasata bile ulaşamayan futbollarıyla, Beşiktaş adına iyi işlere imza atamayanlardı... Hele, ücretine zam aldığı günden beri, ortalıkta fazla gözükmeyen, dün geceki gibi şans bulduğunda da, hiçbir şey yapamayan Nobre ile Beşiktaş'ın göz okşaması zaten imkânsızdı... *** Kasımpaşa'nın aslında tam dişine göre bulduğu bir takımdı Beşiktaş... Ama ev sahibinin adım atacak hali yoktu... Sanki "Ben artık bu ligden yolcuyum" gerçeğini kabullenmesi nedeni ile siyah -beyazlı kaleye bir kere olsun yaklaşamaması, Beşiktaş'ın 3 puanı almasına çanak tuttu adeta... İlk yarının son dakikalarında Quaresma'nın zarif çalımları ile getirdiği topa Almeida'nın iki hamlede dokunuşu, karşılaşmanın da tek golü olarak tabelaya yazıldı... *** İkinci devre başladığında sinirler de gergindi... Kartlar havada uçuşmaya başladı... Ama karşılaşmanın hakemi Hüseyin Göçek, her pozisyonda otoritesini kullanarak maçı hâkimiyeti altına aldı... Beşiktaş bu yarıda, ikinci golü fazla düşünmeyerek işi sıkıntıya soksa da, Kasımpaşa'nın gol yollarındaki beceriksizliği dengeyi bozamadı... 65. dakikada Quaresma çıktıktan sonra ev sahibi maça ağırlığını koydu... Ama kaleci Cenk, bu defa sahne alarak Beşiktaş'ın 7'ncilikten, bir basamak üste çıkmasına kol kanat oldu... Bu yenilgi ile Kasımpaşa, Süper Lig'de resmen "şafak saymaya" başladı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.