Rakip, her ne kadar "transfer yasağı" cezası ile karşı karşıya kalmış; elindeki 8 klas ismi kaybetmiş; lige 3 günlük bir antrenmanla hazırlanmış olsa da, yine de Beşiktaş'ın çekindiği bir ekipti Ankaragücü... Eskişehir deplasmanından "sıfır" puanla dönen siyah-beyazlı takım "acaba bir kazaya da İnönü'de uğrar mıyım" gibisinden endişe taşıdığı için işi baştan sıkı tutmaya çalıştı... Defans göbeğine Sidnei'i yerleştiren, ön liberoda Aurelio ve çoğu zamanda Fernandes'li ikili anlayışla "önce gol yemeyelim" anlayışının hakim olduğu Beşiktaş'ta, Quaresma ve Simao ile iki kanadı iyi kullanmaya çalıştı... Necip'in defansif yönünden değil de, daha çok ofansif çıkışlarından faydalanmak isteyen "Emanetçi" Carvalhal, ileride Edu'yu tek forvet oynatarak, kenar ortalarından gol bulma çabaları içine girdi... Edu, belki bir Almeida değildi... Ama dün, fazla da sırıtmadı hani... Guti'nin biletini kestiğini, her haliyle belli eden Carvalhal, Quaresma'nın kaptanlık hevesini kırmamak adına oyuna Rüştü'süz ve İbrahim Toraman'sız başlayarak vatandaşına büyük moral aşıladı dün gece de... Onun kafasında, öncelik maçı kurtarmak değil, vatandaşlarını mutlu etmek vardı... Ama o Carvalhal, Ziya Doğan'ı hiç tanımıyordu ki... Doğan, ikinci yarıda yaptığı değişiklikle ve Cenk'in de ikramıyla beraberliği yakaladığında, hem tribünler hem kendisi buz kesti... Ankaragücü gibi, transfer yasağı yemiş, yönetimindeki tutarsızlıklar ve belirsizlikler yüzünden eli kolu bağlı bir takım karşısında, Beşiktaş'ı dün gece kurtaran isim stoper Sidnei'di... BU İŞLERE ALIŞACAĞIZ Bir gün önce, G.Saray'ın 55 bin kişilik TT Arena Stadı'nda sadece 35 bin; dün de 30 bin kişilik İnönü'de 15 bin kişi... Taraftar, hafta arası maçları yüzünden cebini fazla düşünmeye başladı artık...