Bilmek... Tahmin etmek... Haklı çıkmak... Bu üçlü sac ayağının, dengede kaldığı pek görülmese de, insan sarrafı olmanın kuralı budur... Tipine bakıp ahkâm kesenlerle, yüreğine bakıp, dostluk ve güzellikleri yakalayanların, asla aynı düşünce perspektifinde olamamasının altında yatan gerçek, yanılgı payının oranıdır... Kimisi günü kurtarmak için adım atar, kimisi geleceğin plânları çerçevesinde yatırım yapar... Kazançlı kim mi çıkar ? Her halde, bir parça yalancı mutluluk için, göz boyamağa kalkanlar değil tabii... *** Sezon başında Feldkamp isminin, G.Saray için düşünülmesi yüzünden fikir ayrılıkları çıkmıştı... Basın bölünmüş, yöneticiler guruplara ayrılmıştı... Kimisine göre yaşlı ve hasta, kimisine göre ise "Kurt" bir hoca olan Kalli, sarı-kırmızılı takıma gelirken, kendisine en büyük yaldızlı davetiyeyi, başkanı Özhan Canaydın'a rağmen uzatan Adnan Polat'ın, güvenini kazanmış birisiydi... Çünkü Polat, Adnan Sezgin'in de desteğiyle yaşına başına bakmadan Feldkamp için göğüslerini eleştiri oklarına siper etmeyi de göze almışlardı... Ne zamana kadar ? Ta ki geçen haftaya kadar... Onu yalvararak getirenlerin, bir anda karşısına geçip, harcama politikalarını gündeme oturtması, hiç hoş olmayan bir tabloyu da, ne yazık ki G.Saray Kulübü'nün duvarına asmıştır... Şimdi karşılarında koca bir ayıp tuvali ve utanacakları bir belge durmaktadır... *** G.Saray gibi bir takımda, tarihinde asla bir daha rastlanılmayacak köklü değişimler yaparak, şampiyonluk rotasından saptırmadan götüren bir hocanın, bu yaptıkları bir anda unutularak, elinden istifa mektubunu "timsahın göz yaşları" misali alanların, yaptıkları, yanlarına kâr kalırsa, bu futbolumuz için, kara sayfadaki karalamalardan farksız olur... Kalede Orkun, savunmada Uğur, Emre, Servet, Volkan; orta sahada Serkan, Barış, Mehmet Topal, Hakan Balta; forvette Nonda ve Ümit... Görüldüğü gibi sarı-kırmızılı takımda tek eski Ümit Karan... Ya diğerleri ? Hepsi yeni... Peki bu takım şimdi nerede ? Şampiyonluk peşinde... Tıpkı, 1992-93 sezonunda, genç ve yeni kadrosu ile 4 kupa kazdırdığı G.Saray'a, aynı mutluluğu tattırmak isteyen hocanın, bitime 5 maç kala, başına gelenlere bakın... Lucescu'ya vefasızlık eden yönetimin uzantısı olmak, hem ayıptır, hem kayıptır... Geleceğin takımını parça parça değil, bir çırpıda kuran adamı kovmaktan beter edenlerin, yönetim katındaki saltanatları, sanki çok uzun mu sürecektir ? *** Bir takım şampiyonluğa bu kadar yaklaşmışken, o başarıda fazla emeği bulunmayanların tezgah hazırlaması ve utanılacak bir senaryo yazması affedilemez... Kimmiş Feldkamp'ı istemeyen futbolcu ? Genç Serkan mı, Barış mı, Mehmet Topal mı, yoksa Volkan, Hakan Balta, Uğur ve G.Saray gibi bir takımda forma şansını yakalayan Emre mi ? Alman hocayı, yönetime jurnal edenler, ilk defa G.Saray'da oynama şansını yakalayanlar olamayacağına göre, geriye kalıyor eskiler... Hakan Şükür, Hasan Şaş, Ayhan, Okan ve onların gurubuna sonradan katılan Sabri ve kapris yüklü Lincoln... Birisi "yedek kalıyorum" diye sızlanır, birisi "çıtkırıldım futbolu" ile, aldığı paranın hakkını zerre kadar veremez, birisi boyuna bosuna bakmadan "kabadayılık" yapar, birisi oynadığı her dakika "saatli bomba" gibi, takımını her defasında gördüğü kartlarla yalnız bırakır... Bu guruptan başarı beklenmeyeceğini bilen Kalli'nin, yeni ve genç transferlere forma verme şansını alkışlamak gerekirken, ne yazık ki, dışarıda kalanları haklı çıkaran yönetimin, şampiyonluğa az kalmışken yaptığı yanlışa bakınız... *** "Gönderin bu adamı" dediği Sabri'yi kanatları altına alan başta Hakan Şükür, Hasan, Okan, artık futbolunun dışında kulislerden elini ayağını çekmelidir... Bu güne kadar forvete alınıp gönderilen tüm golcülerin gidişinde payı bulunan Hakan Şükür'ün ekran karşısında "Hocamızın gidişine şoke olduk" demesi inandırıcılık açısından pek geçerli olmayan manzaradır... Kulübede oturanların plânlarına olta gibi takılan ama ne yazık ki o futbolcuların yanlışlarına destek verip, söylediklerini dikkate alan yönetimin "Dere geçilirken, at değiştirilmeyeceğini" bilmeleri gerekmez miydi ? 5 maç daha sabredemeyen; G.Saray'ı buralara getiren bir hocanın, sağlık sorunlarına rağmen, görevine sarılmasını alkışlayacaklarına, arkasından itekleyenlerin günahı, hiç de az değildir... Şimdi yatıp kalkıp dua etsinler, tüm bu kulislerin içinde rol alanlar... Eğer bu G.Saray şampiyonluğu basit hatalarla kaybederse, G.Saray tarihinin, en kısa ömürlü yönetimi olacakları kesindir... Transfer bombalarını erken patlatmaları bile onları kurtaramayacaktır... Çünkü bu ülkede "İyiyi kötüyü el bilir, dereyi tepeyi sel bilir"