Şaşan hesaplar

A -
A +

Bizim için lig daha önemli." Bu sözler, Ziraat Türkiye Kupası'nı fazla ciddiye almayan, hatta çeyrek finale çıkması hemen hemen garanti iken, Beşiktaş yenilgisi ile dışarıda kalan Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş'in felsefesi... Trabzonspor için çizdiği yol planı... Yedeklerle çıkılan Beşiktaş maçı sonrası kupa yarı yolda kaybedildi... Hiç yoktan yere... Belki de 10 milyon dolarlık bir kayıp, peşin peşin kabul edildi... Ne için? "Lig bizim için daha önemli" denildiği için... Oysa "Eldeki kuş, daldaki kuştan iyidir" derler... Belki, 5 maç sonra kaldırılacak kupa hayali buharlaştı böylece... Eee ne oldu? F.Bahçe ile 10 puanlık bir fark doğacakken, şimdi 4 puana inen bir hesap yanlışlığı var ortada... Bu yanlışlığın tek adresi de Şenol Güneş'tir... Doludizgin giden bir takımın kafasına sadece ligi sokarak, kupayı çıkaran "Brozek kardeşler" transfer yanlışlığı ile terse düşen Şenol Güneş... Haa her şey bitti mi? Yooo... Ama büyük moral bulan F.Bahçe ile yeniden kendine gelen Bursaspor'un inadını kırmak o kadar kolay değil artık... Bir hafta içinde ligde 5 puan kaybeden, kupadan elenen bir Trabzonspor için gelin Şenol Güneş gibi düşünün hadi... Artık "Her şey güzel olacak" diye bir garanti yok... Her kafadan bir ses çıkma da devam edecek tüm hızıyla... Bu yıpratmalar, Karadeniz'in hırçın dalgalarından daha yıpratıcı olacaktır üstelik... Hem kazandı, hem kaybetti F.Bahçe'de her zaman tartışılan bir insan Aykut Kocaman... Çıraklık döneminden, kalfalık zevkini tatmadan, direkt ustalığa geçen bir hoca o... Malatya, İstanbulspor, Konya ve Ankaraspor'u hep düşme hatlarında tutmuş ama geçmiş yıllardaki futbol yaşantısı nedeni ile kendisini F.Bahçe'de bulmuş birisidir Aykut Kocaman... O, Başkan Aziz Yıldırım'dan aldığı büyük destekle, görevinin başındadır şimdilik... Kocaman, lider Trab- zonspor'u üstün bir oyundan sonra yenerek, büyük bir sükse kazanmıştır... Ama aynı Kocaman, Şenol Güneş'e karşı tutumuyla çok şey kaybetmiştir... Siyaset sahnesinde bile, çok ağır eleştiriler sonrası, yine de ellerini birbirlerine uzatanları gördüğümüz Türkiye'de, bir karşılaşma öncesi, misafirine "Hoş geldin" demeyen tek hoca, Aykut Kocaman'dır bu ülkede... Ve belki de "kazanırken kaybeden ilk ve son hoca" olarak da, futbol tarihine geçecektir... G.Saray, staj yeri mi? Hani "Gelen gideni aratır" derler ya... Bu söz şu anda Rijkaard ve Hagi için geçerli... Düşünebiliyor musunuz? Sarı-kırmızılı takımda çok başarısız bir dönem geçiren Rijkaard, şimdiki hoca Hagi'den pek farklı değilmiş yani... Rijkaard'ın Servet takıntısı vardı... Hagi'nin Misimovic ve Baros takıntısı... Tabii bir de Rumen merakı... F.Bahçe'nin kurtulmak için bin takla attığı Kazım'dan ısrarla santrfor yapmaya çalışan Hagi, geldiği günden beri sarı -kırmızılı takıma oyun, taktik ve başarı adına en ufak bir katkı sağlayamazken, taraftarın büyük bir çoğunluğuna "G.Saraylılığını dondurma kararı" aldıran kişidir... Futbolculuk döneminin parlak günleri adına, şu anda kendisine saygı duyulan Rumen hocanın, arkasından teneke çalınacak ve tribünlerin "I love you" yerine "Go home" diyeceği günler uzak değil gibi gözüküyor ne yazık ki... "Beceriyorum" demek yerine "gidiyorum" deme zamanı gelip de geçmektedir... Oysa kralların asla palyaço olamayacağını, en iyi bilen kişi Hagi olmalıdır... Çıkın oynayın! Bu başlık Beşiktaş'ta Schuster'in oyunculara verdiği taktiktir... Guti, Quaresma, Fernandes, Simao,Almeida gibi dünya yıldızlarına "Şöyle yap, böyle oyna mı" diyecek yani... "Bildiğiniz gibi oynayın" demekten başka şansı olabilir mi! Buraya kadar tamam... Ama maç içinde, sakatlanma, kart görme, oyundan düşme gibi durumlarda "acil tedbir" düşünemeyen görüntüsüyle de Schuster; futboldan az çok anlayanlardan kırık not almaya devam ediyor... İstanbul B.Belediye karşılaşmasında gördük... Aurelio devre sonuna doğru kırmızı kart gördü... Ön libero için kadroda iki isim var... Birisi vatandaşı ama şimdi kafayı taktığı Ernst, diğeri de genç Necip... Ama o, ikinci yarıda oyundan düşen Guti'yi, maç boyunca komik işler yapan Ekrem'i de göremeyerek, Ernst ve Necip'i ne zaman oyuna aldı biliyor musunuz? 87 ve 89. dakikalarda... Yani Büyükşehir "Üsküdar'a geçtikten" sonra... Birilerinin bu anlı şanlı (!) hocaya kocaman bir pankart yazıp gözünün önüne koyması gerekiyor: "Günaydın Schuster..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.