Saygıyı, dış güçlerin fiili odakları ile tehdit ederek, gerçekleştirmek mümkün değildir... Belki bir müddet için, zoraki bir baş eğmenin senaryosu yazılabilir... Ama bir saygının, prangasız bir serbesti içinde olabilmesi, taa yürekten gelip, beyinde şekillenmesinden sonra olabilir... Bir başkasının isteği ve emirleri doğrultusundaki saygı ise, yapmacık ve "ayı-dayı" hesapları içinde kalır ancak... *** Bizim alemin sivri dilli adamı Kazım Kanat, son isyanını geçenlerde sütunlarına döktü... "Emre Belözoğlu, bu ülkede, en son saygı gösterilecek kişidir" Kazım'ın, öfkesini böylesine dile getirmesine sebep ise, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın, Emre transferinden sonra taraftara seslenip "Ona sahip çıkın, bu transfere saygı gösterin" sözleri oldu... Türkiye'de bir ölümlü trafik kazasına adı karışan, İngiltere'de ırkçılıkla suçlanıp mahkemeye verilen, Saraçoğlu Stadı'nda İsviçreli futbolcuları kovalayıp tekme atan ve de en önemlisi "Türk Medyasına" o malum kol hareketini defalarca yapan bir futbolcu için, Başkan Yıldırım'ın herkesi "Saygıya daveti" biraz tuhaf gelmişti bizlere... O saygı gösterilmesi istenen insan, bir defa olsun kolunu salladığı spor medyasından özür dileme asaletini gösteremezken, şimdi kendisine, o özür dilemeyen basından, beyaz sayfa açılması isteniyor... *** Son Avrupa Şampiyonası'nda, sadece tek bir maçta oynayan, o maçta da yenilgi ile tanışan, sonrasında sakatlık yüzünden seyirci kalan Emre, bu gün herkesin, önünde eğilinmesi istenen bir isim olarak karşımıza çıkarılıyor... Suç ve ayıp dosyası kabarık bir kişi, sanki bizlere saygı göstermiş de, biz ona kucak açıp, bağrımıza basacağız haa... Hâni demişler ya "Yüksek tepelerde, hem kartala, hem de yılana rastlanır... Oralara, birisi uçarak, diğeri de sürünerek gelmiştir" Futbol zekasına lâf söylemediğimiz ama bazı yerlere de uçarak gelen Emre için, "Şansın, hep arkasında olduğu kişi" demek yanlış olmaz... Leeds'de kırmızı kart görüp, takımını 10 kişi bıraktığında, hocası Fatih Terim'den ilk ve son defa tokadı yiyen Emre, o gün bugün, hep spor gündeminde kalmasını bilen kişidir... *** Terim yine de, sağ olsun... Çünkü, Emre'nin her döneminde, onun imzası vardır... O, sakatlığı bilinirken milli takıma kurtarıcı olarak alınıp, baş tacı edilmiş ama fiyakası Portekiz maçında bozuluvermişti... Peki ne oldu sonra ? Tek maçta oynayan Emre, milli takımın en fazla prim alan futbolcularından birisi oldu... Kim sayesinde ? Hocası Fatih Terim sayesinde tabii... Avrupa Şampiyonasının sakat adamının şansı, F.Bahçe'ye inanılmaz bir fiyata transferi gerçekleştiğinde, Emre yine manşetlere oturan adamdı... Kimin sayesinde ? Tabii ki yine Terim... Ve Aziz Yıldırım'ın yanında atılan o tarihi imza sonrası, başkandan o malum rica geldi: "Emre'ye sahip çıkın, bu transfere saygı gösterin" Demek ki, ortalıkta can sıkıcı bir takım söylemler ve durumlar vardı ki, Aziz Yıldırım, bir futbolcusu için özel ricada bulunuyordu o an... Hâttâ, bu arada, medyaya da "Kurumsallaşın" fırçasını atmayı, ihmal etmiyordu Sayın Başkan... *** Yâni bu medya, Emre yüzünden, önce Fatih Terim, sonra da, Aziz Yıldırım tarafından hizaya getirilmek istendi... Yeter ki Emre mutlu olsun... Şimdi ortalıkta, bu futbolcunun müzmin sakatlığı konuşuluyor... Bunu açık açık yazdığınızda, yine bir yerlerden "Haddini bil" uyarısı gelecektir... Kazım Kanat'ın "Bu dünyada en son saygı gösterilecek kişi", diğer yanda sevgili Altan Tanrıkulu'nun ise "Emre, bu ülkedeki masum kişilerden biridir" kontra düşüncesinin karşı görüş olarak yankılandığı bir ortamda, o genç, şanslı ve klas futbolcu, spor medyasından özür dilemediği sürece, hep saygıyı asla hak etmeyecek kişi olarak kalacaktır... Saygı, talep edilmez aslında... Saygı duyduğunuz kimseye, sevgi beslemezseniz, bu gösteri sadece yaptırımcılıktan öteye gidemez... Emre; onu manşetlere taşıyan, iyi yönlerini daha fazla gösteren, resimlerini poster yapan medyaya, yeni sezon başlarken, önce saygı gösterecek... Ondan sonrası çok kolay... Biz, ne düşmanlarımıza sarıldık bu hayatta... Emre'ye sarılmak da, hiç de zor gelmeyecektir... Yeter ki, o istesin ve hak etsin...