Schuster'e bayram!

A -
A +

Futbolda önce isteyecek, sonra da kazanmak için koşacaksınız... İşte dün Beşiktaş, ilk yarı da, başlama düdüğü ile birlikte "Ben bu maçı kazanacağım" dercesine hırs doluydu... İlk yarım saat, dinamo gibi çalıştı... Guti bile, hem defansa yardım, hem de forvetin pas beslenmesi konusunda didindi durdu... Holosko, o uyuşuk futbolunu bir yerlerde bırakmış, üstelik kanatlardan içeriye kaçmayarak, değişik bir görüntü içindeydi... Ernst, iki yürekli, 4 ciğerli bir film kahramanı gibiydi... G.Birliği, diri ve dinamik bir takım olduğunu, o hızlı Beşiktaş karşısında da gösteriyordu zaman zaman... Hele siyah-beyazlı takımda, yorgunluk emareleri baş gösterdiğinde, ev sahibi, tüm hatları ile rakibinin üzerine saldırıyor ve pozisyonlar yakalıyordu... Hilbert'in çalışkanlığı, İbrahim Üzülmez'in o her zaman ki arzulu futbolu, Rüştü'yü fazla sıkıntılardan da kurtarıyordu... Ama bütün bu güzelliklerin yanı sıra Beşiktaş, en uçta tek başına gol arayan Quaresma'nın hünerlerine kalmıştı yine de... Portekizli futbolcu ise, her pozisyona estetik katma sevdası yüzünden, arkadaşlarını fazla düşünmüyor, bencillik adına çok da fırsatları harcıyordu... İlk yarının golsüzlük dengesi içinde bitmesi beklenirken son saniyede hakem Abdullah Yılmaz'ın, Türkiye sahalarında, ancak binde biri verilen bir penaltı kararı ile Beşiktaş'a kıyak geçtiği görüldü... Schuster'in iki prensinden biri olan Tabata, kazanılan penaltıda kendisini bir kahraman gibi görse de, bize göre pozisyonun penaltı ile uzak yakın ilgisi yoktu... Guti, bu defa kaçırmadığı vuruşla, Beşiktaş'ı öne geçirirken, bütün oyuncular kulübeye koşarak, sanki bir şampiyonluk kutlaması yaparcasına, Schuster'in gönlünü aldı... G.Birliği ise, hakkı yenen bir takım olarak soyunma odasının yolunu tutarken, hakem Yılmaz'a olan öfkeleri, gözlerinden okunuyordu... İkinci yarıda, o ilk 45 dakikadaki Beşiktaş'tan eser yoktu... 1-0'ın arkasına sığınmış, onu korumaya çalışan, hücumu hiç düşünmeyen, 74 dakika Tabata yüzünden 10 kişi gibi oynamanın da dezavantajı ile siyah-beyazlı takım rakibine tam teslim olmuş bir görüntüdeydi... Tabata dedik de aklımıza geldi... Bu torpilli adam, Allah korusun ama sakatlansa tribünler mutlu olacak... Kırmızı kart görse göbek atacak neredeyse... Sezon başından beri, Beşiktaş'a en ufak bir faydası olmadığı gibi, adeta ayak bağı olan Brezilyalı futbolcuya, bu kadar avans vermek yazıktır, günahtır... Koca ikinci 45 dakikada, Beşiktaş'ın siperde kalıp, ateş etmeyi hiç düşünmeyen savaş anlayışı ve de G.Birliği'nin kuru sıkı tabancalarla ateş eden cengaverler gibi savaşını izledik... O ilk yarının son saniyesindeki "çakma penaltı" ve ikinci yarının son saniyesindeki Hilbert sürprizi, 90 dakikanın madalyası oldu ne yazık ki... Bu skorla, Beşiktaş değil, Schuster bayram yaptı sanki...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.