Adam olmak kolay değil... Aslı var, kopyası var, bir de, ikisinin arası bir şey var... Saygı duyulacaklarla, saygı duyulmak zorunda bırakılanların arasındaki dağlar kadar farkı anlayabilmek, o kadar zor değil aslında... Adamlık, geçer akçedir... Bozdur bozdur harca cinsinden değil, külçe altın gibi, her devirde geçer akçedir hem de... *** Geçmişteki "Fair-Play masalları" günümüzde hâlâ daha konuşulur... Bazen bu masalların yanı sıra, gerçek ve unutulmaz olan, "vay anasına" dedirten güzelliklerin kalitesi de, hep zihinlerimizin bir köşesinde yer bulur... Arsene Wenger, yıllardır Arsenal'in başında inanılmaz başarılara imza atmış, İngiltere'ye gelmiş en başarılı yabancı hocalardan biridir... Her ne kadar Chelsea'nin teknik direktörü Jose Mourinho'nun, Ada'ya ayak basmasından sonra yıldızı hafif sönse de, Arsene Wenger, kalitesinden zerre kadar bir kayıp vermemiştir... Çünkü o, hayatta her şeyin "namuslu kazanmak" olduğu üzerine kurduğu yaşam felsefesini, İngiltere'ye de kabul ettirmiş bir Fransız'dır... İşte bu yüzden, o soğuk İngilizler tarafından bile kucaklanan adamdır Arsene Wenger... *** Çok uzak geçmişte değil... Bundan beş-altı yıl önce Arsene Wenger'in Arsenal'i, İngiltere Federasyon Kupası eleme maçında, Sheffield United karşısındadır... Karşılaşma 76. dakikaya kadar 1-1 devam ederken, bu dakikada Arsenalli Kanu, sakatlanan rakip futbolcunun ayağa kalkmasından sonra topu Sheffield'lı oyuncuya vermesi gerekirken, arkadaşı Overmars'a kullanır ve bu centilmenlik dışı pası da Overmars'ın gole çevirmesi üzerine Arsene Wenger çılgına döner... Düşünebiliyor musunuz?.. 76. dakikada 2-1 galip duruma geçen takımının, bu skora bayram etmesi gerekirken, Wenger; Kanu, Overmars ve gole sevinen diğer futbolculara öfke kusuyor... Bu golle maçı kazanan Arsenal'in teknik direktörü, hemen federasyondan özür dileyerek, müsabakanın tekrarını istiyor... Ve maç, UEFA'nın "Tekrar oynarsanız ceza veririm" uyarısına ve okkalı para cezası vermesine rağmen, yeniden oynanıyor... Wenger'in öğrencileri, bu defa centilmenlik ölçüleri dahilinde, ne tesadüftür ki; yine 76. dakikada, yine aynı Overmars'ın golü ile temiz bir galibiyet alarak, turu geçen taraf oluyor... O günkü Arsenal'in kadrosunda bulunan ve bu maçta oynayan kim vardı dersiniz? Anelka... *** "Arsenal tarihinde hileli galibiyetlere yer yoktur... Lekeli zaferler, kulüplere asırlar boyunca sıkıntı verir" diyen Wenger gibi hocalar, keşke bizlerde de olsa... Ama ne gezer... Son günlerde, F.Bahçe'ye müthiş futbol oynatan (Milan ve PSV) Daum, ne yazık ki, hocalığın sadece galibiyetlere endeksli olduğu sınırlarından dışarı çıkamıyor... Konyaspor karşısında Anelka'nın "buz gibi" faullü golüne kucak açıp, "Gayet nizami goldü" damgasını vurması, bir teknik direktörün affedilmez anlayış farkıdır... Hadi; maçtan hemen sonra yaptığı açıklamayı bırakın... Günler sonra bile, bu golün arkasına sığınıp hava atmak neyine Daum'un? Meslektaşı Aykut Kocaman'ı bile, hocalığı bırakma noktasına getiren isyana, Daum, küçük bir itirafla destek olsaydı, F.Bahçe'nin 3 puanı geri mi alınacaktı sanki? "El değmemiş, temiz bir lig istiyoruz" diye yangın yapma fırsatının G.Saray'a, Beşiktaş'a ve Trabzonspor'a verilmesinin iki suçlusu, Özgüç Türkalp değil, Daum ve Arsene Wenger'den en ufak bir ders almamış Anelka'dır... *** Yıllık kazancı 3 milyon dolar civarında olan Daum, bir "adamlık" yapıp "adam" olarak yücelemezken, "Müslüman" diyerek, daha çok sevdiğimiz, futboluna şapka çıkardığımız, son haftaların "süper yıldızı" Anelka'nın, aynen hocası Daum gibi "kapalı gözlük" ve "bencil düşünce" içinde olması da, bir diğer büyük ayıptır... Allah, kitabı Kuran'da da belirttiği gibi "Karşıma sakın kul hakkı ile gelmeyin" buyurmuştur... Koca bir şehrin ve onun mütevazı takımının, dürüst hocası Aykut Kocaman'ın, 'Konya yönetimi'nin hakkını yiyen, hileye başvurup çöküşünü hazırlayan Müslüman Anelka'nın yaptığına bir bakın, bir de, elin Hıristiyan'ı Arsene Wenger'in yaptığına... Galibiyetler, zaferler güzeldir, unutulmaz... Ama kendi çıkarları uğruna, başkalarına zarar verenler ise, kul hakkı yedikleri için, öncelikle bu dünyada, insanlardan "helâllik" alamaz.. Eyy Daum, eyy Anelka... Sizler değil; her zaman, F.Bahçe lâzım bize... Kalıcı olacaksanız, önce "eser" bırakın, biz size sonra "helâllik" veririz.. Hiç olmazsa "adınız yadigâr kalsın" bize...