Türk Dil Kurumu hazinesine girdiğinizde "çete" kelimesi için aynen şu ifade yer alır: "Yasa dışı işler yapmak veya etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk..." Ya da "Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik..." Yani; çetecilik öylesine alkışlanacak ve merak salınacak yahut içine dalınacak bir iş kolu değil! Ama Beşiktaş'ın Portekizlileri Quaresma, Almeida, Simao ve Fernandes için "çete" yakıştırması öylesine sevimli ki... Çete aşağı, çete yukarı... "Çete" kelimesinin bu kadar kulağa hoş geldiği, bu kadar alkışlandığı, dünya tarihinde görülmemiş bir olay... "Çete kurmaktan" içeri girenlerin sayısı ülkemizde oldukça fazla... Ama Beşiktaş'ın "4'lü çetesini" ise içeri değil, omuzlara alıyor herkes... *** Siyah-beyazlı takım ligin ilk yarısını zirveden 14 puan geride bitirirken, taraftarının ümitlerini de, yelkenleri suya indirir gibi alaşağı etti... Taraftarda bir sıkıntı, herkeste bir futboldan soğuma... Ama devre arasında yapılan Portekiz çıkarmasıyla bambaşka bir kimliğe bürünen Beşiktaş, Buca karşılaşmasında bunun meyvelerini toplayıp, 14 puanlık farkın kapanacağına birden inanmaya başladı... Nitekim daha ikinci yarının ilk haftasında bu fark 12'ye düştü bile... Guti'nin önderliğinde, futbol heyecanına, seyir zevkini de katan, sanki birer "sirk cambazı" gibi taraftara tribünleri dar eden "Q7 ve çetesi" bundan böyle futbol ve puan soygunlarına kalkıştıkları her işten, yüzlerinin akı ile çıkacak bir görüntü verdi... Çeteciliğe bu kadar karşı olan bir toplum, nedense siyah-beyazlı takımın kalbindeki çeteye alkış tutuyor... Puan ve futbol yağmasına çıkan bu çeteyi, yaptıklarını gördükten sonra, gelin de alkışlamayın hadi... Arda'nın durumu Ligde 18. haftayı geride bıraktık... Bu 18 haftanın 14 haftasında Arda ortalıklarda yok... Sakat... Ya da, tam iyileşirken, yine sakat... Tam "Arda formasına kavuşacakken" yine sakat... Ya da, rahatlığa fazla alıştığı için, bir an evvel takıma dönmeyi kafasında fazla kurgulamıyor... Serde; medyatik ortamlarda aranan insan olmak var... G.Saray tarihinde, durup dururken eski kaptanları bir anda kenara atıp, kaptan yapılan, transfer ücreti, önce iki katına çıkarılıp, sonra bir daha katlanan tek futbolcu Arda'dır... Metin Oktay'a, Turgay Şeren'e, Hakan Şükür'e gösterilmeyen tüm toleransların tek toplandığı adres Arda'dır... Reklamlarda o, açılışlarda o, gecelerde o... Olmadığı tek yer takım kadrosu... Zaten acelesi de yok... Şurada, ligin bitmesine ne kaldı ki... Sadece 16 haftacık... Gazetecilik dersi... MHK Başkanı Oğuz Sarvan ve yönetici arkadaşlarından Yüksel Okçuoğlu ve Hamza Işın, ligin ikinci yarısı başlamadan bir iki gün önce, gazetemizi ziyaret etti... Saatlerce futbol, spor ve hakemleri konuştuk... Bazılarının yazılabileceği, bazılarının ise aramızda kalması gerektiğine dair mutabık kaldığımız sohbetten sonra, gazeteciliğimizin dürüstlüğü ilkesine bağlı kalarak bu konuşmamızı özetledik... Ziyaretten haber çıkarmak gibi bir niyetimiz de yoktu aslında... Ama bize gazetecilik dersi vermeye kalkışıp "Sadece geyik muhabbeti yapmışlar" gibisinden eleştiri oklarını yönelten, çok değer verdiğimiz gazeteci arkadaşlarımızdan bazılarının yanıldığı bir nokta var... Evet, doğrudur, gazeteciye sır söylenmez... Ama sır tutmak da bir erdemdir... Bunu beceriksizliğimize değil, dürüstlüğümüze verin sevgili meslektaşımız... Daha doğru olur...