"Acı sirke kabını ekşitir" ya... Mutluluğun tam ortasında, çirkinliğe kucak açarak, sevimlilik kimliğini kaybedenler, o kaybettikleri değerleri bir daha toplayamazlar... Bu ülkede, kolunu vereceğin kişiyi iyi seçeceksin ki, geri çekebilesin... Bu ülkede, sevimlilik kimliğini sırtından kolay çıkaranlarla, hep üstünde taşıyanların fikir ayrılıkları artık son bulmalı... Tribünlere gelecek güzellikler, futbolumuzun da daha ileri gitmesinin ve gelişmesinin, bayrağı olacaktır... *** Geçenlerde, televizyonların usta habercisi Mehmet Ali Birant, pek ilgisi olmayan bir konuda program yaptı... Ama Allahım... 4 büyüklerin amigolarını toplayıp yaptığı program, bu ülkede bazı bilinenleri masum şekilde beraat ettiren bir programdı... Aman o rantçı, kabadayı, küfürbaz, yönetimleri alıp götüren o amigolar meğer neymişler... Birant soruyor: "Yönetimlerden para alıyor musunuz?" Amigolar hep bir ağızdan "Haşa... Biz seyahat, otel, bilet masraflarımızı bile cebimizden ödüyoruz." Yalan... Birant yine soruyor: "Küfürleri siz mi ettiriyorsunuz, neden mâni olamıyorsunuz?" Amigolar yine masumane cevap veriyor: "O küfür edenler içimizden değil... Zaten onları aramızdan temizliyoruz." Yalan... Buna benzer daha nice sorular, nice yalan cevaplar... Bu ülkede tribün liderlerini, yönetimlerin yıllardan beri besledikleri bir gerçek... Ama Birant, tribünlerde hakimiyet kuran, kuş uçurtmayan amigo liderlerini, bilmeden, öyle bir beraat ettirdi ki, pes doğrusu... *** Bırakın uygulamayı; adını söylemek bile güç: "Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Kanunu..." Cumhurbaşkanı'nın önce veto, sonra da kabul ettiği bir yasa... Bazıları için "Şimdi şapa oturdular" dediğimiz beklentimiz, dileriz gerçekleşir... Stada patlayıcı, parlayıcı madde sokan yanacak... Küfür eden yanacak... Aşağılayıcı tezahürat yapan yanacak... Bu yasaklara uymayanlar 4 ay süreyle spor müsabakalarından men edilecek... 750 milyon lira para cezası verilecek... Kanunda öngörülen cezalar tecil edilemeyecek ve para cezasına çevrilemeyecek... Bu demektir ki, önümüzdeki sezon spor sahaları piknik alanı gibi olacak! Sohbet, seyir, zevk, dostluk, komşuluk ilişkileri güzelleşecek! Yani Şükrü Saracoğlu, Manchester'deki Old Trafford, İnönü sanki Amsterdam Arena, Olimpiyat da, Barcelona'nın Nou Camp Stadı olacak haa... Tribünlerde, güzel insanlar, terbiyeli dostlar oturacak haa... *** F.Bahçe'nin şampiyonluğunu ilân ettiği Denizli deplasmanında, inanılmaz görüntüler vardı... Sarı - lacivertli renklere gönül verenler, hava ve karayolu köprüsü kurarak, neredeyse Denizli nüfusunu ikiye katladı... Sokaklarda, her yer sarı ve laciverte boyanmıştı... Üzerlerinde, maç öncesi, peşin peşin 3 yıldızlı formaları giymiş yerli ve göç etmiş taraftarların inanılmaz muhteşem görüntüleri, görülmeye değerdi... Bir topluluk böylesine takımına destek verirse, o takımın aslan kesilmemesi mümkün değil... Ligin ikinci yarısına 11 puan farkla başlayan Beşiktaş'ı, Samsunspor karşılaşmasında seyretmeye sadece 12 bin seyircisi koştu... Bir de F.Bahçe'ye bakın... 11 puan gerideyken bile, tribünde 50 bin kişi vardı... Son Denizli deplasmanında 13 bin kişi ile gövde gösterisi yaptı... Yani, Beşiktaş'ın İnönü'ye, en iyi döneminde toplayamadığı sayıyı, F.Bahçe deplasmanda tribünlere sığdırıyor... İşte bu ayrıntı bile F.Bahçe'nin neden şampiyon olduğunun açık ve seçik delilidir... *** Buraya kadar her şey mükemmel... Amma... F.Bahçe'nin itici gücü o muhteşem taraftara bir çift sözümüz var... Birant'ın programa çağırmadığı, bilet, otel, seyahat masraflarını, gerçekten ceplerinden ödeyen derneklere bir çift sözümüz var... Şampiyonluğun ilân edildiği en mutlu günlerinde, G.Saray'a, Beşiktaş'a ve Trabzonspor'a küfür etmek ne demek? Üstelik G.Saray, Trabzonspor'u evinde devirmiş ve F.Bahçe'ye mutluluğu bir hafta önce getirmişken, ne lüzum var bu küfürlere?.. En coşkulu olunması gereken günde, şarkıların, marşların söyleneceği bir günde, bay bayan demeden, ayıp, günah bilmeden edilen küfürlere ne gerek var? O tribün söylevlerini her kim yapıyorsa, ayıp ona... Yuh olsun ona... Çünkü bu çirkin tablo "Muhteşem" yakıştırması yaptığımız o taraftara, hiç yakışmayan bir manzara... Yönetimin yapacağı tek şey, profesyonel mizahçı ve bestecilerle anlaşıp, takımı coşturacak, tribünleri renklendirecek, küfürden ve ayıptan uzak yeni slogan ve şarkıları bulmak olmalıdır... Göreceksiniz, ahlâkın ve güzelliğin kolkola girdiği bir manzara, herkesi daha mutlu edecektir... "Boş aslan yatağında, tilki kuyruk sallar" ya... Eğer; bir şampiyon takım, tribünlerini bir avuç "Rant tilkisine" bırakacaksa, yazık o güzelim stada, yazık o şampiyon takıma...