Tam bir yıl... Üzüntülerin zincir halkaları gibi birbirine eklendiği, sportif yürekleri dağladığı bir süreç, belki tam değil ama en azından şekil olarak sona erdi... F.Bahçelisi, başta başkanları olmak üzere, yöneticilerin durumuna, diğerleri de "şike ve teşvik" olaylarından kendilerine bir pay çıkabilir mi onun telaşındaydı hep... Demeçler, demeçler... Saldırmalar, aşağılamalar, suçlamalar, jurnaller... Bunların hepsini 365 gün gece ve gündüz yaşadık... Ve dün... Çağlayan'daki Adalet Sarayı'ndan çıkan hüküm, kimine göre düğün bayram, kimine göre, hüzün cenaze... F.Bahçeliler hem Çağlayan, hem Metris önünde çılgınca işin keyfini çıkarıyor... "Son sözümüz darağacında bile F.Bahçe" diyen başkanlarının tahliye sevincinin içinde hiçbir şeyi görmüyor gözleri... BARDAĞIN DOLU TARAFI Aziz Yıldırım'ın 6 yıl 3 ay ceza alması umurlarında bile değil... F.Bahçe'nin adının şikeye ve teşvike karışması, hiç umurlarında değil... Yöneticileri İlhan Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu, tercüman Samet Güzel, Cemil Turan ceza alıyor umurlarında değil... En garibi de, F.Bahçe'nin 4 maçta şike yaptığına karar veriliyor, bu da kimsenin umurunda değil... Peki, ne umurunda bu taraftarın? Aziz Yıldırım'ın serbest kalması... Ama serbest kalmayan bir sürü soru işaretinin cevabı henüz netlik kazanmamışken, her yer bayram yeri... Bir asırlık koca bir tarih olmuş takımın başkanını ayrı sevip, renklerine ayrı gönül vermek aslında bu günün en birleştirici unsuru olacakken, başkanın tahliyesi, F.Bahçe sevgisinin önüne geçmiş durumda... BAŞKAN MI, YOKSA F.BAHÇE Mİ? Peki, F.Bahçe'nin düştüğü durum, belki Yargıtay aşamasına kadar konuşulmaması gereken bir konu ama şu anda gerçek olan bir şey var ki; mahkeme, sarı-lacivertli takım için "Sen 4 maçta haksız puan almışsın" diye karar veriyor... Haa sahada bir şey yok, ben de katılıyorum... Ama eldeki deliller böyle söylüyor ve hakim kararını buna göre veriyor... Gerçek bu... Öyleyse, bir başkanın tahliyesi ile bazı gerçekleri göremeyenler bir gün "Yahu bizim başkan neden böyle şeyler yapmış" diye kendilerine bir soru soracaklar mı? "Suçlusun, ama Yargıtay kararına kadar serbestsin" diyen mahkemeye rağmen, uğruna F.Bahçe'yi bile sevgi potasında, ikinci plana attıkları başkanlarına "En büyük başkan, bizim başkan" diye hayran hayran bağıracaklar mı? UEFA başımıza ekşir mi? Federasyonumuzdan futbolumuz için "tertemizdir" raporunu alan UEFA "madem öyle, ben de sizi bizim liglere alıyorum" demesinin üzerinden fazla bir zaman geçmedi... Düne gelinceye kadar... Şimdi... O UEFA, federasyona demez mi "Bu mu senin tertemiz dediğin futbolun... Bu mu saha içi tertemiz, şikenin (ş)si bile yok dediğin ligin?" der mi, demez mi? Etik Kurulu, Disiplin Kurulu raporları geçerliliğini hâlâ daha korur mu? Ya da "Bana ne sizin mahkemenizden, bana ne sizin federasyonunuzdan" der mi? Bence demez... Zaten demesi için de, o UEFA ağzına bir daha "Sıfır toleransı" almaması lazım...