Sıkıntı var!

A -
A +

Bir köy takımı olan Vikingur'u 3-0 ve 4-0'lık skorlarla geçen Beşiktaş, dün bu rakibinden birazcık daha iyi rakibi karşısında, tel tel döküldü. Oysa 20 bin kişi önünde imza attırılan Queresma gibi yıldızına rağmen, rakip kale önüne gitmekte zorlanan siyah-beyazlılar hem sistem, hem de kadro yanlışlığı yüzünden taraftarının yüreğine su serpemedi. Ama neticeye bakarsanız, turu geçmek için İnönü'ye taşınacak en iyi skoru aldı diyebiliriz Beşiktaş için. Queresma için söylenecek çok söz var aslında. Tribünlerin vazgeçilmezi bu isim. Top ayağına geldiğinde, seyirci ayağa kalkıyor. "Gösteri başlıyor" diye. Ama dün gece Portekizli futbolcu, sabırları taşıran bencilliği ile takım oyununu asla aklına getirmedi. Sanki Schuster, 10 kişiye başka, Queresma'ya daha başka oyun oyna emrini vermiş gibiydi. Bu bencillik, ileride Beşiktaş'ın başını büyük ölçüde ağrıtacağının işareti gibi geldi bize. Dünkü kadroyu gördükten sonra Tello'nun boşu boşuna gönderildiğine, Ferrari'nin haksız yere kadrodan uzaklaştırıldığına, Holosko ve Fink'in hakkının yendiğine şahit olduk. Hele Hilbert gibi, Ekrem'in sağ ayağı bile olamayacak bir transferin Beşiktaş'ta ne işi vardı ki? Hilbert, düz vasat ve de siyah-beyazlı takımın asla ihtiyacı olmayan bir futbolcu. Dün gece ilk yarıda eğer Hakan Arıkan'ın kurtarışları olmasa, İnönü'deki rövanş için hiç de umut besleyemezdik... *** Plzen, vasat bir Çek takımı olmasına rağmen, sadece görev anlayışı içinde Beşiktaş'a kök söktürdü adeta. İlk yarının 42. dakikasına kadar kalesinde tehlike görmeyen Çekler, devre biterken de lüzumsuz bir penaltının kurbanı oldular. Penaltı atışında, dünya şampiyonu olmuş bir ülkenin hakemi olan Carlos Clos Gomez, Delgado'nun topa vurmadan önce, 9 futbolcunun ceza çizgisine girdiğini görmeyerek, bir hakemlik suçu işledi adeta. Beraberlik golü, öyle bir zamanda gelmişti ki, Beşiktaş işte bu sayede ikinci yarıda daha derli toplu futbol oynamak zorunda kaldı. Dün bir kere daha gördük ki; savaşan futbolcunuz yoksa sizi her rakip zorlar. Nihat eli belinde... Queresma sadece ayağına top geldiğinde hareketlenen haliyle... Nobre, "Ben artık bitiğim" diye bağırırken... Delgado'yu rakip kale önünde değil, kendi savunması önüne hapsederek... Ernst'i takımın tek hamalı yaparak... Rakip kim olursa olsun, Beşiktaş onun gözünü korkutamaz... Ve dün gece olduğu gibi, sıkıntılı futbolun çemberinden de çıkamaz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.