Gözlerden, gönüllerden uzakta bir "Öksüz Stat..." Tribünlerdekilerin parmakla sayılacak kadar az görüntüsü... Ve bu olumsuzluklarda futbol oynama iştahları kaçmış iki takım... Beşiktaş'ın, Büyükşehir Belediye'yi 4. dakikada bulduğu erken golle moralman çökerttiği, sonra da karşılaşmanın sonuna kadar idare etmeğe çalışırken Adriano'nun golü ile iki puan bıraktığı karşılaşmanın özeti de, böyleydi işte... *** "Müthiş ikili" diye övgüler yağdırdığımız Sivok ve Zapotocny'nin nedense uyum zorluğu çektiği, bunun da, arkalarındaki Rüştü'ye yansıdığı karşılaşmada, siyah-beyazlı defans, Serdar Kurtuluş'un da ileri gidip, geriye geç dönmesi yüzünden, çirkin bir görüntü verdi... Hatta ilk yarıda, Büyükşehir Belediye, Ekrem ve Serdar'ın koruduğu kanadı, ısrarla zorlayıp, gol yollarına en kestirmeden gitme otobanı gibi kullandı... Ama bu Belediye, geçen sezon hep alkışladığımız o Belediye'den çok uzak bir havadaydı... Erken yedikleri golle moralleri alt üst olduğunda, bunu toparlamakta çok zorluk çektiler... *** Beşiktaş'ta Nobre'nin inatçı mücadelesi ile forvette hareketlilik kazanması dışında, takımda canını dişine takarak oynayan başka birisi yoktu... Tello'daki haftalar öncesinden başlayan düşüş, Cisse'nin etliye-sütlüye fazla karışmayan hali, Holosko'nun attığı erken gol sonrası bayram tatili moduna girmesi, siyah- beyazlı takımın havasını da kaçırmıştı... Koca ilk 45 dakikada Holosko'nun golü, Efe'nin boş kaleye kaçırdığı kafa şutu dışında, notlarımızın arasına başka bir güzellik düşmedi... Devrenin sonlarında Sivok'un sakatlanması ile endişelenen Ertuğrul Sağlam, ikinci yarıya başlarken de, ilk yarının uyurgezer adamı Tello'yu Uğur'la değiştirerek, takıma bir hareketlilik kazandırmak istedi... *** 57. dakikada Gökhan Zan ve Zapotocny uyumsuzluğundan faydalanan Adriano, beraberliği sağladığında, Beşiktaş uykudan uyanır gibi oldu... Ve bu golün arkasından Nobre'nin faul gerekçesi ile iptal edilen "buz gibi" golü, giden iki puanın da sebebi oldu... Bir büyük takımın teknik direktörlüğünü yapma şerefini yakalamış Ertuğrul Sağlam'ın, hakemin her taç atışı kararını, her faul çalışını, protesto etmesinin hiç şık olmadığı dünkü karşılaşma, sanki fırından alınan bayat pidenin, bir de üstüne üstlük yavan yenmesi gibi, iştah kaçırdı koca 90 dakika... Esnemekle geçti bu koca yarıda her saniyemiz... Pozisyon fakirliği içinde, futbol oynama arzusu yeşermemiş iki takımdan, zaten bundan fazlasını beklemek de, hayal olurdu...