Federasyonlar bundan böyle asla yalnız yürüyemeyecek... Attıkları her adımdan haberdar edecekleri bir komite var: "Spor Genel Müdürlüğü Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulu." Ne anlama geliyor bu? Çok önemli görevler üstlenen; Gençlik ve Spor Bakanı'na sorumlu olarak çalışacak bu kurul, büyük yetkilerle donatıldı... 7 kişiden oluşan ve başkanlığını Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan'ın yaptığı kurul, federasyonların sportif başarılarını, plan ve taahhütlere uyup uymadığını inceleyecek ve Bakana sunacak... Bu kurulun en önemli görevlerinden birisi de performansını iyi görmediği federasyonlarla ilgili "Olağanüstü Genel Kurula" gidilmesi taleplerini, Bakana iletecek olması... Bakan da bu talep karşısında gerekli görürse, federasyonların "Olağanüstü Genel Kurulu" toplaması kararını verebilecek... Bakanlığın maddi desteği olduğu müddetçe, federasyonlar aldıkları bütçelerin hesabını kuruş kuruş vermek zorundalar... Tamam... Ama... Bu kurulun içinde bulunan bir isim, bir yandan gazetecilik yapacak, bir yandan televizyonlarda program ve yorumculuk yapacak, sonra da federasyonlar için alınacak kararlarda imza yetkisine sahip olacak... WTA Finalleri ödül töreninde yaşanan tatsız olay üzerine konuştukları belki kendisinin bu kurulda yer almasını sağlamış olabilir ama bir gazeteci kimliği ile o kurulda bulunması gereken en son kişilerden birisidir bu zat... Burası olmadı işte... Genel Müdürlüğün; Başkandan her kademesindeki yöneticisine asla itirazımız yok... Ama kendini hem gazeteci, hem de ekonomist olarak gören birisinin bu kurulda bulunması hiç de şık olmadı... Bunun sancıları, çok yakın zamanda tedavisi zor hale gelecektir... >>> Çok yakındır! Saha içinde futboluna şapka çıkardığımız adamın yaptığına bak... Şahsen ben, günümüz futbolunda beyefendiyi; en iyi futbolcu olarak kabullenen ve alkışlayan birisiyim... Ama o kişiye şimdi kocaman bir "YUH" çekiyorum... Samet Aybaba'nın saha içindeki gözü, kulağı, eli, ayağı ve organizatörü olan Fernandes, spor sayfalarından çok magazin basınının bir numaralı adamı olma yolunda müthiş bir ivme yakaladı... Portekizli, çimlerde müthiş çalımlarıyla klasını konuştururken, gece de eğlence merkezlerinde, kulüplerde işin cıvığını çıkarıyor... İşte Fernandes'in son marifeti... Beşiktaş; Ordu deplasmanında kan-ter içinde 3 puanı alıp, gece acele Nevzat Demir Tesislerine dönüp "menemen" tavasına ekmek banarken, Fernandes Reina'da sabahın ilk ışıklarına kadar eğleniyor kafası dumanlı... Kapıda kendisini görüntülemek isteyen ve gecenin o ilerlemiş saatinde bile görevlerini yapan gazetecilere tekme tokat girişiyor... İçeride yaptığı sarkıntılık da işin çabası... Bu da yetmiyor, başka bir kulübe giderek orada da rezalet çıkarıyor muhterem... Fernandes'in ilk yaptığı olay değil bunlar... Sahadaki futbolunun hatırına, başta Samet Aybaba ve yöneticiler kendisine ses çıkarmıyor... Ama bir gün, en kısa zamanda, yaşantısına ve futboluna bu kadar ihanet eden bir Fernandes'i sadece "Yaa, ne kadar da iyi futbolcuydu, yazık etti kendine" sözleriyle anacağımız günler yakındır... Tabii o gün, Fernandes sadece kendine değil, Beşiktaş'a da yazık edecektir... >>> Elleriniz kırılsın Adı futbol... Sahada oynanması gerekirken, saha dışı etkenlerin etkisinde ufaldıkça ufalan, seyir zevkini, küfürbazlara, saldırganlara, azılı fanatiklere bırakan bir spor artık o... Kayseri gibi bir şehrin göbeğinde, otel basmaya kalkıp, taşlarla, hatta ellerine aldıkları sopa ve kesici aletlerle F.Bahçe kafilesinin bindiği otobüse saldıranlardan sadece 5 kişi gözaltına alındı... Göreceksiniz, en kısa zamanda onlar da yine ellerini sallaya sallaya ve gözümüzün içine baka baka "F.Bahçe'ye nasıl saldırdık ama" dercesine aramızda olacak... Ama biz bu anlayış içinde hangi mücadeleyi seyretmek için statlara koşacağız peki? Hangi futbolcu can güvenliğinin tehlikede olduğu bir güzergâhtan maça gidecek ve sahaya çıkacak? Türk futbolunu bitirmek için girişilen her türlü çirkinlik ve saldırganlık kol gezmeye başlamışsa bunu "Eskiden de oluyordu" mantığı ile yaklaşıp, sıradan bir olay gibi algılamak, yakında başımıza çok büyük işler açar... Fanatizm boyutlarını sınırlayacak yasaların ağırlaştırılmış şekliyle düzenlemezsek, bir gün faturası, bu ülkeye çok ağır şekilde çıkacaktır...