Sirk cambazları

A -
A +

Önce, çok kritik bir günde herkesin endişeli bekleyişine malzeme vermeyen taraftara teşekkür edelim... Trivela vuruşunun Türkiye'deki tek temsilcisi Quaresma'nın, Almeida'nın koşu yolunda ayağına adeta yapıştırdığı gol pasını alkışlayalım... Yardımlaşmanın en ince ayrıntılarını sahaya yansıtan; Maccabi takımını bile, tribündeki seyirci gibi kendine hayran bırakan Beşiktaş'ı kutlayalım yürekten... Her şeyin yolunda gittiği bir akşamda "Mavi Marmara" gemisine binen yürekli insanlar gibi, İsraillilerin üzerine çullanan siyah-beyazlıların daha maçın başında kazandıkları golle, geceye bir rahatlık çeşnisi katmaları, gergin sinirleri yumuşatırken, tribünleri karnavala davet etti adeta... Ekrem'in "Bu takımın sağ beki benim" çığlığı atarcasına sevinçli ve moralli hali; Sivok ve Egemen'in yanı sıra Rüştü'nün de işini oldukça kolaylaştırdı... Bizim en şaştığımız nokta ise "bu takımda zor forma bulur" diye düşündüğümüz Aurelio'nun, takımın "babası" gibi el öptüren futbolu da, Beşiktaş'ın Maccabi engelini, otoban kaymaklığına dönüştüren sebeplerden biriydi... Ama ikinci yarının başında, Rüştü'nün bizim de anlayamadığımız avlanmasının üstüne sünger çeken Aurelio'nun, sahneye çıkıp, karşılaşmayı sıkıntıdan rahatlığa taşıması gecenin unutulmaz anlarından biriydi... Ama bu golü kıskanan birisi vardı siyah-beyazlı takımda... Egemen... Aurelio'ya "Sen atarsın da ben atamaz mıyım" dercesine Maccabi'yi "dörtleyen" gole imza atarak, yeni forması ile siftah yapıyordu adeta... Ağladı, aldı Quaresma'nın "ben kaptanlık istiyorum" diye sızlanmasının, dün gece koluna takılan pazubant ile bir çocuğun arife günü cici ayakkabılarına kavuşması gibi mutluluğu da beraberinde getirmesi Carvalhal'ın Portekizlilere torpili anlamını taşıyordu sanki...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.