Doktor hastasını telefonla arar ve kendisine "Bir kötü, bir de çok kötü iki haberim var" der... Bir anda moralman yıkılan adama sorar : "Önce hangisini söyleyeyim... Kötü olanı mı, yoksa çok kötü olanı mı ?" Hasta yıkılmış vaziyette "Kötü olanından başlayın" diye cevap verir doktoruna... "Tahlillerinizi aldım, maalesef 24 saat ömrünüz kaldı" Bu lâfı duyan hasta "Bundan kötü haber ne olabilir doktorcuğum" der... Doktor cevabı yapıştırır: "Dünden beri sizi arıyorum ama numaranızı yeni düşürebildim" *** Önce Ayhan Bermek'in cesur ve aceleci kararı tazeliğini korurken, daha sonra Haluk Ulusoy'un önündeki engellerin kaldırılışı ve büyük destek bulması "tebdili mekanda hayır vardır" düşüncesini yeniden gündeme getirirken, bu duygu, yerini birden yine karamsarlığa bıraktı... Bir duyduk ki, Haluk Ulusoy, seçim için kararını vermeden önce Başbakan'dan "icazet" almak için randevu peşine düşmüş... İşte o anda tüm olumlu düşüncelerimiz, karamsarlığa dönüştü... Özerk bir federasyona yeniden başkanlığı gündeme gelen, büyük destek alan birisinin, siyasileri bu işe bulaştırması ne kadar doğru olabilir... Sanki, Başbakanlık makamına çıkan bir adayın cebine "bir iki hatırlı isim" konmayacak mı ? Ve endişelerimiz, bununla kalsa iyi... Başbakan Yardımcısı M.Ali Şahin'in "Önce aklansın" diyerek, Ulusoy'a destek veren "Kulüpler Birliği'nin" yanlış yaptığını, sözlerinin nereye varacağını hiç hesap etmeden deklare etmesi, sporumuzun geleceği açısından bizleri, adeta kör kuyuya attı... *** Biz akıllanmayız... Kötü haberleri duymamak için kulaklarımızı, görmemek için gözlerimizi, konuşmamak için ağzımızı ne kadar kapatmaya çalışsak da, onlar bize sadece "kötü" değil "çok kötü" haberlerin müjdecisi olmuyorlar mı; işte insan buna üzülüyor... Türk futbolunun kaderini çizmek için yolun siyaset sahnesinden geçtiğini zannetmek, siyasilerin ricalarını kırmayıp, liste çalışması yapmak, özerk bir federasyonun, kendisine tasma takılmasını istemesinden başka bir anlam taşıyamaz... Bu siyasete kolunu verenler, bir gün gelir, bazı ricacı siyasilerin, yönetimlerdeki "hatırlı kişileri" kullanarak memleket meselelerini değil, seçildiği ilin sportif faaliyetlerini koruma ve kollama yoluna gidip, yaptıkları "ricaları" kabul etmek zorunda kalır... "Desteği" siyasilerden alanlar, bir gün "kösteği" bir gün de "köteği" enselerinde hisseder... Ve bir başka gün de "özerk" federasyon gider, yerine "özel istek" federasyonu geliverir... Galiba, biz doktordan "iyi" haber beklerken "çok kötü" haberi, üstelik "çok erken" aldık... *** "Temizlenmeden futbolun başına geçmesin" diye Ulusoy'un adeta yolunu kesmeye çalışan Sayın Bakan'a sormazlar mı ? "Dokunulmazlık zırhına sığınıp, meclis çatısı altında milletvekili forsuyla çalışanlar, niye aklanmadan bizi idare etmeye kalkışıyor ?" Onlar "Sütten çıkmış ak kaşık da" hiç bir soruşturması kesinleşmemiş Ulusoy "Sütten çıkmış kara kaşık mı ?" Yüzlerce dosyanın sümen altı edilip, milletvekili maaşı ve avantajlarıyla donattıklarımız, Ulusoy'un yeniden seçilmesinden endişe duyarsa, orada biraz durmak lâzım... 23 yolsuzluk dosyasını basına sızdırıp, ikinci bir hamleyle, Ulusoy'un yolunu kesmek, kellesini istemek, bunca çirkinlikler dururken acele edilmiş bir karar değil midir ? Bu yüzden; siyasetin cazip oyuncağı haline gelecek bir futbol federasyonu için Haluk Ulusoy'un "Şahsımla ilgili tek bir yargı kararı olduğunda, adaysam adaylıktan, başkansam, başkanlıktan vazgeçeceğime, şeref sözü veririm" teminatı, bugün için Ulusoy'a daha da destek sınırını artıran bir ifade olmuştur... *** Bakan Şahin'in, Levent Bıçakçı Federasyonu için önce "Beceremeyenler gider, gitmeli" diyerek defterinden sildiğini beyan edip, sonra tepkiler geldiğinde de "Ben başka federasyonlar için bu sözü söyledim" diye çark etmesi, ne kadar hoş olmamışsa, şimdi "Kulüpler Birliği" ve "taban birliklerinin" büyük desteğini almış bir kişi için "Sütten çıkmış ak kaşık değil" suçlamasını çok erken kullanması, daha da yanlış ifadelerdir... Bu sözleri, sıradan bir insan değil, eğer bir bakan söylüyorsa, futbolumuzun siyasi kimlikten sıyrılma çabası, ne yazık ki; bir "siyasi bağımlılığa" dönüştürülme anlamını taşır... Bırakınız, her koyun kendi bacağından asılsın... Federasyon seçimlerine çok kısa bir zaman kalmışken, seçim yanlışlıklarını deklare etmek "Kulüpler Birliği" ile "taban birliğine" fırça atmak ve de en önemlisi "Dünya 3.lüğü apoletini" omuzlarına takmış bir başkanı "kara kaşık" gibi göstermek, futbolumuz için talihsizliktir... Sayın Bakan... LÜTFEN yâni...