Siz daha iyi bilirsiniz!

Deniz Çoban, Türk hakemliğinin yeni gözdelerinden biri olmaya aday... Zorluk derecesi yüksek maçlara verilmesinin sebebi de zaten bu... O Deniz Çoban, geçen hafta Beşiktaş-Bursaspor karşılaşmasını yönetti... İlk yarı mükemmel kararlar verdi... İbrahim Toraman'ı hiç tereddütsüz oyundan ihraç etti... Pozisyonların çok iyi süzdü... Amma... Maçın son dakikalarında, Bursaspor kaptanı Ömer'in, Delgado'nun şutunda topu uçarak, koluyla kale yerine başka tarafa yönlendirmesine kayıtsız kaldı... Bu net bir penaltıydı... Deniz Çoban, veremediği bu penaltı ile şampiyonluk yolunda, siyah-beyazlı takımın, belki de ileride başını taşlara vuracağı iki puanın gitmesine neden oldu... Sadece puan değil tabi... Kazanılacak muhtemel bir şampiyonluğun primi de uçup gitti... Ve bütün bunlara rağmen Deniz Çoban, çoğu gazetede haftanın hakemi seçildi... Maçın kaderi ile oynaması dikkate alınmadı... Bizim Ömer Faruk Ünal bile, onu kürsüye çıkardı... Nasıl çıkarmasın... Gözlemci Ahmet Akçay 8.3 gibi çok yüksek bir not vererek Deniz Çoban'ı "klas hakemler" sınıfına soktuktan sonra, varsın Beşiktaş ağlasın... Ama artık, bu ülkede, şu saatten sonra, ağlayana meme verilmiyor ki... Teşekkürler Müftüoğlu 45. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunu izleme şansını yakalayanlardan biriyiz... Kelimelerle anlatılamayacak kadar mükemmel, heyecanlı, Ege ve Akdeniz'in tadı damağımızda kalan görüntüleri eşliğinde hiç bitmesini istemediğimiz bir organizasyon yaşadık... Son saniye finiş heyecanını, atletizmde 100 metrede, at yarışlarında, çok izledik... Ama 1212 kilometrelik yarışta, çoğu etapta hep tekerlek farkıyla yarışın tamamlanması heyecanı artıran en büyük etkendi... Turnuvanın birincisi G.Afrikalı Daryl Impey'in, finişe 500 metre kala Hollandalı Theo Bos tarafından, kasten düşürülmesi sonucu, kaburgası, dişleri kırılıp, çenesi patlamasına rağmen, finiş çizgisini kanlar içinde geçmesi, bu yarışın unutulmaz anısı olarak, zihinlere kazındı... Daryl Impey, hastanede olduğu için armağanını alamadı ama bir ödül vardı ki, onu biz yüreğimizden çıkartıp, sevgi ile yoğurup, birisinin boynuna taktık... O kişi, Federasyon Başkanı Emin Müftüoğlu idi... Saygılı, cana yakın, titiz, heyecanlı ve her şeyin mükemmel olması için çırpınan Müftüoğlu, Türk Sporunda örnek alınacak bir başkan olduğunu, ispat etti... Teşekkürler Sayın Başkan... Bu ülkenin, sizin gibi, her işine yürekten sarılan insanlara çok ihtiyacı var... NOT: Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, hakem Kuddusi Müftüoğlu'nun ağabeyidir) Arda, yeni Emre mi? Futbolumuzun ön sıralarında, genç yaşlarında kendilerine iyi bir yer bulan futbolcularımız, ne yazık ki, bu yükün altından kalkamayacak kadar çılgınlar... Çünkü omuzlarına takılan apoletler, manşetlere taşınan fotoğraflar, yaşantılarındaki çalkantılar, onları erişilmez değil, havalı yaparken, yoldan da çıkarıyor... Daha Emre Belözoğlu gerçeği hafızalarımızdan silinmedi... G.Saray'ın UEFA Kupası'nı kaldırdığı; üst üste 4 şampiyonluğu taraftarına hediye ettiği dönemde, Emre'nin varlığı inkar edilemez tabii... Ne zaman ki, İtalya'ya transfer oldu, ne zaman ki, Başkan'ı Süren için ileri geri konuştu, bize göre Emre orada bitti... İngiltere'de ırkçılık soruşturmasından geçip, mahkemelere çıkarılan, spor yazarlarına "Al sana" kolunu kaldıran o Emre daha unutulmadan, şimdi vitrinde Arda var... Herkes onun futbolunu alkışlarken, o birden karşımıza futbolcu değil, boksör olarak çıktı... Hem de, Milli Takımdan arkadaşı, ağabeyi Semih'i, milyonların gözü önünde yumruklayan Arda olarak... Yumruk atmaya öyle alışmıştı ki, bu kabiliyetini (!) cezalı olduğu bir dönemde, soyunma odası koridorlarında, güvenlikçilere karşı kullanmaya kalkıştı... Artık, Arda'ya bir şeyler olduğu apaçık ortada... Eee, G.Saray Başkanı "Gelecek sezon takımı, Arda'ya göre kuracağız" derse, o Arda, havalara girmesin de, ne yapsın... O da zaten en kolayını yapıyor... Sağ kroşe, sol aparkat... Ringler seni bekliyor Arda...