Bir tuhaf maç izledik... Tuhaflığı heyecansız falan olduğundan değil... Tuhaflığı "büyük maç" apoleti yapıştırılan bir karşılaşmada, defans zafiyetinin bu kadar fazla yaşandığı görülmemiştir... Gerek Trabzonspor ve de gerekse Beşiktaş forvetleri canları ne zaman istediyse, ceza sahasına elini kolunu sallaya sallaya girdi... Bazen Cenk, bazen Tolga arkadaşlarına seslendi: "Yahu trafik memuru musunuz?" Eğer bu karşılaşma 3-3 falan bitmemişse, beceriksizlik yarışının fazla olmasına bağlanmalıdır... Beşiktaş, Burak'ın telaşı içinde, Serkan'ı, Halil'i, Alanzinho'yu unuttuğu dakikalarda hep kalesinde tehlikeyle burun buruna geldi... Ama Burak'ta dün gece bir tutukluk, bir isteksizlik vardı... O her maçta rakip kaleleri havalandıran Burak, sanki ayaklarında pranga vurulmuşçasına ağırdı... Sanki onu ilk görenler "Bu mu Allah aşkına 13 golle krallık yarışındaki adam" yakıştırması yapmışlardır herhalde... Beşiktaş, sakatlık, cezalı ve hastalık nedeniyle Trabzonspor gibi bir güçlü takımın karşısına, oynamaya oynamaya futbolu unutmuş 3 adamını birden çıkarma riskini de sahaya taşımıştı... İbrahim Toraman, Ekrem ve Fernandes, ayrı kaldıkları futbola yeniden ısınmak konusunda, dün gece oldukça zorlandılar... İkinci yarıda Beşiktaş'ın "Ben bu maçı asla bırakmam" düşüncesini gördük sahada... Sonunda da, pozisyon zenginliği içinde boğulan güzelim maç, kırmızılı bir penaltıyla gündeme oturdu... Daha öğrenemedik Türkiye'de profesyonelliği, fanatiklikle karıştıran taraftarlar, dün gece Egemen'e resmen ayıp ettiler... Oysa bu futbolcu yıllarca kendilerine hizmet ederken alkışlanıyordu düne kadar...