Soru yağmuru

Daha 3 gün önce İnegöl'de kazaya uğramış bir takım, taraftarının karşısına bu kadar ruhsuz mu çıkar? "Ununu elemiş, eleğini asmış" misali bu kadar hayata mı küser? Sakatı da, cezalısı da olsa bir takımda o formayı giyen kişiler Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığını göstermek zorunda değil midir? Ama nerdeee? *** Defans göbeğinde Mustafa Doğan ve Çağdaş gibi futbolu sadece bedensel güce dayanarak oynayan iki futbolcu olunca sormayın gerisini... Bu takım hangi oyun kurgusunu bu düzenle geriden başlatabilir? Hele onların önünde oynayan Kleberson'a ne demeli? Bu ruhsuz Brezilyalı "Aman be nerden çıktı bu maç?" dercesine uyuşuk tavırlar içindeyse, siz Beşiktaş'ın orta alanından ne beklersiniz? Sağ kanatta Ali Tandoğan ve solda İbrahim Üzülmez'in hangi uzun vurduğu top, forvetteki arkadaşlarıyla buluştu? Savruk İbrahim Akın, tribünlerin protestosuna boşuna mı uğradı? Jun ve Bobo'nun hanım evlâdı halleri içinde kim onlardan erkekçe futbol bekleyebilirdi? *** İşte dün gece Beşiktaş bu kadar olumsuzluklar halkasında futbol adına akılda kalacak hiçbir güzelliğe imza atamadı. İlk 45 dakikada Gökhan'ın cılız şutundan başka Rize kalesini yoklayamayan Beşiktaş, bu yarıda futbol değil harman dalı bile oynayamadı. İkinci yarıya tribünlerin tepkisini çeken İbrahim Akın'ın yerine Sergen'i alıp moral bulan Beşiktaş, Rize kalesine nihayet yüklenmeye başladı. Güvenç Kurtar 53.dakikada ilk oyuncu değişikliğini yaptığında aklımıza F.Bahçe maçı geldi. Hatırlanacağı gibi o gün Serkan oyuna girdiğinde daha ilk şutunda Rüştü'yü avlamıştı. Dün bu defa Serkan yerini Ünal'a bıraktığında bu futbolcu ilk şutunda Murat'ı perişan etti. 54 dakika kış uykusunda geçen maç, işte bu golden sonra biraz olsun hareketlendi. Ama dün gece Beşiktaş'ın başarıyı yakalaması adeta imkansızdı. Ve sonuçta İnönü'yü yine hüsran yine öfke kapladı.