Sporda fetva veremeyenler

Kurbanlık boğayı, arka ayaklarını kesip işkence ettikten sonra boğazlayan Kayserili muhasebeci, ufak bir para cezasına çarptırıldı ve gündemden düşüverdi... Oysa, başta vali olmak üzere, tüm Türkiye "Zalim efendiyi" enselemek için seferber olmuştu... Dünya basınının birinci sayfalarına kapak olan görüntülerin sahibi, yakalandığında "Ne oluyoruz kardeşim?" diye bir de üste çıkmaz mı? Emniyet güçlerine "Ne yani, cinayet mi işledim, polis mi şehit ettim?" diye dayılanan o adam, fetvasını verip, normal yaşantısına dönüverdi bir anda... *** Türkiye, gündem açısından sıkıntı çekmeyen bir ülke... Hele basınımız, asla malzemesiz kalmaz bu paralelde... CHP Kurultayı'ndaki utanılacak görüntüler bile ne çabuk eskidi... Urla'daki "taciz" olayının kapanmasına da, saatler vardır sadece... Yok yere canı alınan genç bir çocuk için, kaç kişinin yüreği yandı, o unutuldu, katil zanlısı gençle, onu bir "seviyorum" bir "nefret ediyorum" dönekliğindeki genç kızın hayatı gündemde daha çok... 200 bin kişinin öldüğü "tsunami" felaketini kim konuşuyor şimdi? Semra Hanım fırtınası bile havasını kaybetti... Yıllardan beri, işçinin, emeklinin feryatlarından yansıyan kesitlerdeki acı tablolar, kimin yüreğini dağlıyor ki? Burası Türkiye işte... Burada, üfürükle pilav da pişirilir, hamam da ısıtılır... *** Spordaki gündemin de, Formula 1 gibi, bir yarışın içinde olması, spora gönül verenlerin başını döndürmeye devam ediyor... Yumurtanın tam kapıya sıkıştığı anda, transferin hızına kapılanların, son anda bulduklarında mutluluk aramaları, ne kadar saçma olsa da, taraftar ve yönetim açısından bakıldığında, doğru bir işmiş gibi gözükmektedir... UEFA'nın resmi web sitesinde 17.3 trilyon, duyumlara göre 30 trilyon lira olarak açıklanan Anelka transferi, Türkiye'deki futbolcu dengelerini bir anda sallayıverdi... Atacağı gollere bile ekstra pound istediğini, özel sözleşmesine yazdıran adama, taviz üstüne taviz verildi ne yazık ki... Devlete, diğer kurumlara ve şahıslara 78 milyon dolar borcu olan F.Bahçe'nin böylesine büyük bir parayı, Avrupa'da gittiği her takımda problem yaşamış birisi için gözünü kırpmadan harcaması, nedense kimseleri rahatsız etmiyor?.. Ortega transferinde, geriye, sadece 3 milyon doların alınabildiği unutulmadı daha... Kaybolan rakamın hesabının sorulmaması tazeliği, her şeyde olduğu gibi bayatlatılıverdi bir anda... *** Bu memlekette, işçi, memur kuruşuna kadar vergisini verir... Saf vatandaş, devlete olan tüm vergilerinden asla kaçmaz, kaçamaz... Çünkü devlet, yakasına yapışır vatandaşının ve silkeler onu... Ama 100 trilyonun üzerinde borcu olan kulüpler, milletvekili dokunulmazlığı gibi, üstelik UEFA Kriterleri'ne uyumluluktan uzak, havalarını atar... Özel uçak tutar, transfer ettikleri yabancıları Türkiye'ye öyle getirir... Borçla efeliktir bunun adı... Vatandaşından olan alacakları için panter kesilen devlet, trilyonlarca lira borçlarını bir çırpıda sildiği, spor anarşisini önlemek için çaba göstermeyen, bedava biletlerle bu zamana kadar tüm serserileri stada kabadayılık yapsın diye sokanları, adı şikeye, teşviğe karışmasına rağmen susturamaz ve de duyarsız kalır... *** Futbolumuzda her yolu denedikten sonra şimdi de "Lütfen" ile çözüm arayan federasyon, yakında boş işlerle uğraştığını anlayacaktır... Bu ülkede, bir teknik direktörün, aynı sezonda, çalıştırdığı takımı bırakıp, kaçıp, parayı gösterme başka bir takıma gitmesine sessiz kalan... Kiralık futbolcuların, gerek rica, gerekse tehdit ile eski takımlarına karşı oynamamalarını etik bulan... UEFA'da Türkiye'yi "alacak - verecek" yüzünden "defolu" konumuna getirenlere çaresiz bakan... Voleybolcudan, basketbolcudan futbol konusunda otorite üreten eyy federasyon, Allah aşkına, uyan biraz uyan... Arada bir de olsa, birilerinin tavuğuna "kışt" de yahu... Ne hale geldi sporumuz?.. Devlet torpili ve federasyon kıyağı, dünya gündeminin fırıldak gibi döndüğü günümüzde, ne yazık ki; Türk futbolunu ve anlayışını, bir türlü doğru kulvara yerleştiremiyor... Ağlamak, sızlamak boşuna... Şans kapımızı çalmıyor işte...