Susturamazlar sizi!

A -
A +

Bu ülkede, spordaki düşmanlık nasıl bitecek? Bu ülkede, futbolun başındaki adam, şampiyon takımın stadında, üstelik en mutlu gününde, alkış yerine pet şişe, ayran ve küfürle karışık istifaya zorlanıyorsa, kim futboldaki dostluktan bahsedebilecek? Başkanının istemediği adamı, taraftarı da tabii ki istemez... Maçı bile izleyemeden, misafir gittiği evden yaka paça kovulan bir insan gibi, içine attığı burukluk ve gözyaşını kin tohumlarına çeviren federasyon başkanı, şimdi yine bir yanardağın lâvlarını püskürtmesi gibi fokur fokur... Birileri sonunda yanacak, zarar görecek... Baba şefkatinin yerini alan "Baba raconu" kesildi bir kere... F.Bahçe'nin daha önceleri, içinden çıkardığı Abdullah Kiğılı ve Şenes Erzik gibi başkanlara bile iyi gözle bakmadığını tekrar hatırlatan Haluk Ulusoy, Aziz Yıldırım'ın üstüne üstüne gidiyor... Ne demek "Türkiye'de kendilerinden başka kulüp yokmuş gibi bir tutum içine giren başkan ve yöneticiler" yakıştırması... Haluk Ulusoy, futbolumuzun her takımına aynı şefkati, aynı yaklaşımı göstermek zorundayken, hata yapan çocuğu bağışlaması beklenirken, o Irak'taki Amerikan askerlerinin kafaya çuval geçirmesi gibi bir kin ve düşmanlık zırhına bürünüyor... Hadi diyelim; Yıldırım, boyunu aşan beyanatlarda bulundu... Havuzu delmek için kafasındaki plânları yavaş yavaş su yüzüne çıkarmaya çalışıyor... Bunlar, sonradan olabilecek muhtemel bir büyük kavganın işaretleri... Bazı medya patronları ile yeni yayın dönemi için pazarlığa girmesi ve ona göre strateji belirlemesi de doğal... Federasyona henüz açık açık savaş ilân etmemişken, Haluk Ulusoy'un, sadece davranış ve tutumu yüzünden Yıldırım'a ve dolayısıyla F.Bahçe'ye şu günlerde "Hodri meydan" demesi hiç de mantıklı değil... Çünkü o, bir başkan... Hem de, federasyon başkanı... Kimse önümüzdeki sezon, liglerin tertemiz geçeceğini sanmasın... Federasyon başkanı, eğer bir kulübü kendisine muhatap almışsa... Beşiktaş'ın yeni seçilen başkanı, daha ilk gün, F.Bahçe'nin peşinde koştuğu ve milyon dolarlarıı gözden çıkardığı futbolculara kanca takıp, ortalığı şimdiden germişse... G.Saray'ın, geçmişte sivri dili ve saha dışı olaylarıyla gündemde kalan yöneticisi Ergun Gürsoy'un ağzından çıkan her kelimede, bir tehdit, bir karıştırıcılık yatıyorsa... Mafyanın saygın (!) babaları, futbolumuzun içine elini, burnunu, silahını daha fazla sokuyorsa... Bu lig, şimdiden yanık kokuyor demektir... Futbolda Şiddeti Önleme Yasası; önce seyircinin değil, yöneticinin ağzını kapatabilecek mi? İşte bütün mesele bu... Eğer onlar "Susturamazsın beni" diye şarkı tutturup, yine gıcıklığına, taraftarına hoş gelebilecek sivri beyanatlarla işi idare edeceğiz diyorlarsa, siz seyreyleyin önümüzdeki sezon ligimizdeki cümbüşü... Bu kavga ayrılmaz; ayırmak için araya girenler ise güme gider, göreceksiniz... Futbol Federasyonu bir yanda, F.Bahçe ile sonu ve galibi belli olmayan bir savaşa giriyor, bir yanda da, UEFA kriterlerine uyumluluk belgelerini imzalıyor... Meğer bizim takımlarımız neymiş de haberimiz yokmuş... F.Bahçe, Beşiktaş, G.Birliği, Trabzonspor, şimdilik, federasyonun kefil olduğu takımlardan sadece dördü... Görünen o ki, yakında bu sayı fazlalaşacak... UEFA kriterlerine uymak, öyle görüldüğü kadar kolay değilken, federasyonun hangi gerekçelerle "Bu takımlar UEFA kriterlerine uygundur" imzası atması, inanılır gibi değil... 60 milyon dolar borcu olan F.Bahçe'de, stad etrafında otoparkı olmayan F.Bahçe'de, basın tribününden sahanın üçte biri gözükmeyen F.Bahçe'de, UEFA'da problemli dosyaları bulunan F.Bahçe'de işlem tamam haa... UEFA'nın helikopter pisti bile istediği bir kriterde, yine İnönü Stadı'na gelenlerin otoları için yer bulamadığı Beşiktaş'ta da işlem tamam haa... Üçe alıp, üçyüze satma işini en iyi yapan, tesislerinin bulunduğu bölge devletle problemli olan G.Birliği'nde de işlem tamam haa... Meğer UEFA kriterlerine takımlarımız uyuyormuş da, bizim haberimiz yokmuş... Şimdi ey federasyon... Takımlarla kavgaya tutuşan sensin... Şampiyon takımın inadına ne yapmak, ne konuşmak gerekiyorsa, onu da yapan sensin... Bol keseden UEFA kriterleri imzası atan, bir önceki hocaya parasını vermeyip, mahkemelerde süründüren ama yeni hocaya kesenin ağzını torba gibi açan da sensin... Bitmiş sezonda, MHK'yı, Tahkim'i aslanın önüne atar gibi, basının, takımların karşısına koyan da sensin... Pekii... Bu kadar olumsuzlukların, tesbih tanesi gibi sıra sıra dizildiği bir ortamda "Ne olacak gelecek sezon futbolumuzun hali" diye sorulursa, kim çıkıp "İyi olacak" diyebilir ki? Bugüne kadar, kalbe yakın mızrak yiyenlerin acısı kolay kolay geçmemiştir... O mızrak, ya öldürmüştür, ya süründürmüştür... Ortalıkta mızrak yağmuru var... Kaçın eyy millet, kaçın...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.