Galatasaray için en son söyleyeceğimiz sözü, ilk maçta diyelim: "Bu takımdan ne köy olur ne de kasaba" Geçen sezon Hagi'yi ve onun elinde yoğrulan takımı beğenmeyenler bu sezon, her halde dizlerini döveceklerdir... *** Ribery'yi, kafesten kuş kaçırma beceriksizliği ile kaybeden Galatasaray bugün İliç göz boyamasıyla tam bir hayal kırıklığı... Neymiş efendim, bu İliç'in arkasından ülkesi göz yaşı dökmüş haa... Doğrudur, dökmüştür... Ama timsahın gözyaşlarıdır bu... Bir takıma en ufak katkıda bulunamayan sıradan bir Sırp, Galatasaray gibi bir takıma hiç yakışmayan yılın "fiyasko" transferi gibi geldi bize... Dileriz yanılırız... Ama Ribery'nin tek bacağı olamayacak bir görüntüdeki bu futbolcunun, iyi kumaş olduğunu dün geceki Bursa maçını izledikten sonra kimse iddia etmesin sakın... *** Galatasaray'da sadece İliç'mi fiyasko? Hakan Şükür'ün bile devrini tamamlamış halini gördükten sonra sarı-kırmızılı takım için nasıl iyimser konuşabiliriz ki? Rakibin rüzgarından bile yere devrilen Altan mı bu takımın taze kanı? Savunmanın sol kanadında yıllardan beri futboluna bir katre olgunluk katamamış, her pozisyonu risk yüklü Orhan Ak'la mı savunma ayakta kalacak? Nazlana nazlana Galatasaray'da kalan Mondragon mu bu takımın kurtarıcısı olacak? İki yıldan beri, adamı her saniye kovup "Git, defol... Yakamızdan düş" diye aşağıladıktan sonra şimdi "imdat" diye geri çağırılan Saidou'yla mı şahlanacak bu Galatasaray? *** Eğri oturalım, doğru konuşalım... Ne yönetim taraftarı kandırsın, ne Gerets "Ben bu takımı adam ederim" yalanına saplansın... Everton'u evire çevire muhteşem futbol ve nefis gollerle deviren Fenerbahçe'yi gördükten sonra, bu Galatasaray'ı beğenmek imkansız beyler, imkansız... Bu günden iddia ediyoruz ki, Fenerbahçe bu sezon, Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı ve de Trabzonspor'u kafa kafaya vurdurur seyrine bakar... Dün geceki Bursaspor'u da bu arada kutlamayı ihmal etmeyelim... Süper Lig yolu, onlar için, bu sezon pek de zor olmayacak gibi...