Beşiktaş, elindeki sevgilisini, bir başkasına enayice kaptıran bir aşık gibi, dün gece bir maç kaybetti ki, evlere şenlik... 2-0 yakalanmışken, ikinci yarının 15 dakikasında üç golle yıkılan bir takıma yakıştırılacak söz, sadece "Bu ne enayiliktir!" Şu bir gerçek ki, Trabzonspor'un dirilişine alkış tutarken, siyah-beyazlıların lig şampiyonluğuna havlu atışının sığdığı 90 dakika, kolay kolay unutulmayacak bir anı olarak zihinlerimize kazınmış oldu... *** Yattara'nın, son anda, kasıklarında ödem oluştuğu (!) için kadroda olmayışından en mutluluk duyan kişi, şüphesiz İbrahim Üzülmez oldu... Çünkü sol kanatta, Gineli futbolcunun, muhtemel bindirmelerine göre plân program yapan kaptan, Yattara'yı karşısında göremeyince, daha çok hücumu düşünerek, takımı adına, hücum zenginliğine katkıda bulundu... Üstelik, sol kanattan gelecek ortaların hayali içindeyken, birden harçlığı kesilen öğrenciye dönüşen Umut'un da gol yollarında morali bozuldu... Bütün bunlar, ilk yarıda, Trabzonspor'un sahasında, Beşiktaş'a karşı üstünlük kuramamasının baş nedeni oldu... Çünkü gerçek şu ki; Yattara yoksa, Trabzon'da yoktu sanki... *** Hakem Selçuk Dereli'nin, oyunun her dakikasında yanlış düdükleriyle sinir körüklediği karşılaşmada, uslu uslu oturan tribünler de kendini tutamaz hale geldi... Hele, Beşiktaş'ın attığı ikinci gol öncesi Koray'ın faulünü görmeyen Dereli, kariyerinin en kötü müsabakasını yönetti belki de... İşte o dakikadan sonra, sahadaki ve tribündekileri tutmak mümkün olmadı... Avni Aker'in koltukları, coplar, çakmaklar, bozuk paralar havada uçtu... Adam gibi başlayan maç, Dereli'nin yangına benzin dökmesi gibi, alev aldı... Yazık... *** 2-0'ın avatajı ile ikinci yarıya başlayan Beşiktaş, 15 dakikada içinde öylesine aptalca 3 gol yedi ki, bunları anlatmak bile ayıp aslında... Önce Baki, sonra da İbrahim Toraman ve Runje'nin inanılmaz hataları, bu maçı asla kazanacak oyun sergileyemeyen Trabzonspor'u şaha kaldırdı adeta... İlk yarıdaki dağınık, dağınık olduğu kadar da, görüntüsü bozuk oyun ortaya koyan Trabzonspor, Hüseyin ve Ersan Martin'in ateşlemesiyle, Beşiktaş defansını sanki havan topuyla döver gibi yıktı... Kaçan goller, inanılmaz pozisyonlar oyuna kaliteyi de getirince, izleyenler zevkten dört köşe oldu adeta... *** Tigana'nın ilk yarıdaki düzgün ve doğru oyun yapısındaki güzelliklerin, ikinci yarıya taşınamamasındaki gerçek, Ricardinho, Delgado ve Koray'ın orta sahada futbol değil, harmandalı oynamasından kaynaklandı... Bu çarpık anlayış, defans bloğunun da yıkılmasına sebep oldu... İlk yarıda savunma duvarının en güvenilir ismi Baki bile, ikinci yarıda tel tel dökülünce, yanındaki İbrahim Toraman da hayatının en büyük hatalarını üst üste yapmaya başladı... Kolay alınmış gibi görünen maç, bir anda karşı tarafa geçti... Futbolun hata affetmediğinin bir gerçeğini gördük dün gece... Çünkü bir oyun, 90 dakikaya yayılmazsa ve sahada bunu anlayacak futbolcular bulunmazsa, ne puan gelir, ne de şampiyonluk ümitleri yeşerir...