Böyle bir maç için, gazete sayfalarında bize ayrılan sütunlara bile yazık aslında... Yahu; futbol adına, akılda kalacak güzel bir enstantane olmaz mı koca 90 dakikada? O tribünlere dolan seyirciler, bir pozisyon da olsa, hop oturup hop kalkmaz mı yerlerinden? Üç pas yapılmaz mı, bir şut çekilmez mi hiç? Şampiyonluğa oynayan bir takım, bu kadar mı ruhsuz olur? Ev sahibi ekip, böylesine mi korkak, sünepe sürdürür 90 dakikayı? *** İşte dün, böylesine kötü bir futbolun izleyicileri olduk... Beşiktaş'ın, zirvede bu kadar rahat puan kaybedeceği maçlar olacaksa, şimdiden ümidi kessin taraftarı o şampiyonluk sevdasından... Düşünebiliyor musunuz? Siyah-beyazlı takımın en iyi, en çalışkan adamı 35'lik İbrahim Üzülmez'di... O arı gibi çalışırken, arkadaşları durumdan hiçbir üzüntü çıkarmadı... Biri demedi ki "Yahu arkadaşlar biz nasıl böyle kötü oynarız... Biz Beşiktaş değil miyiz?" Evet, dün sahadaki takım, Beşiktaş değildi ki... *** İlk maçında Ernst için "İyi kumaş" diyerek, üzerine şık kostüm giydirmiştik... Alman liginin tecrübeli futbolcusu bile "Sıfırdı" dün... Forvette Bobo'nun durumu da içler acısıydı... Kulübede otururken acıdığımız bu futbolcu, sahada varlığıyla kendini hissettiremezken, yanındaki Holosko ise, tam bir fiyaskoydu... 38. dakikada sakatlanıp çıkması, bir eksiklik değil, taraftara müjde gibi geldi adeta... Adam, vurdumduymaz... Adam, el freni çekilmiş araba gibi... Adamın kendisine bile faydası yok... *** 75 dakika, Nobre'siz, forvette gol kısırlığı yaşayan Beşiktaş, orta sahada da, Yusuf'un Ayman markajıyla kilitlenmesi, Tello'nun da Yusuf gibi aynı telden çalmasıyla, üstünlüğü Konyaspor'a kaptırdı... Koca bir maç, Bobo'nun uzaktan attığı tek şut ile kapanırken, iki takım da, kendilerine hiç yakışmayan futbollarıyla, rezil oldular... Mustafa Denizli'nin "Maçlar 14 kişi ile oynanmalı" tezini, farz edelim ki; FIFA kabul etti... İyi güzel de, dünkü Beşiktaş, 14 kişi ile oynasaydı, ne değişirdi? Söyle bize güzel hocam, sahi, ne değişirdi?