Yine hortladı... Yine bazıları, hiç yüzleri kızarmadan "Aldık - Verdik" edebiyatı yapıyor... Yine "Suç" diyenlerle "Ne var bunda" yüzsüzlüğünü aynı kefeye koyanlar gündemde... "Teşvik primini" sevimli görenlerle "Ayıp" sayanların karmaşık düşünceleri, Türk futbolunun üzerine kâbus gibi çöktü yine... Kara bulutlardan dökülen yağmur taneleri değil, şakır şakır şaibe yağıyor şaibe... *** Bir sezonda göremediği parayı, bir 90 dakikada avucunda bulmak için, gözünü budaktan sakınmayan, tekmeye kafa uzatan futbolcuların azmi ve hırsı, Milli Takım için de müthiş bir altyapı müjdesi veriyor! Belli ki, eşeğin önüne mısır koçanı değil, futbolcunun önüne çil çil dolarları serdiniz mi, çıksın bakalım karşımıza Brezilya, İngiltere... Bu ülkede "Veren eli asmazlar, alan eli kesmezler!" Kıbrıs'taki referanduma hâlâ daha "Evet" veya "Hayır" diyeceklerin oranları şu güne kadar kesinlik kazanmadı... Ama aç karınlarını değil, tok karınlarını daha da şişirmek için "Ahlâksız tekliflere" bugüne kadar "Hayır" diyen sporcuların sayısı devede tüy tanesi gibi azınlıktadır bu ülkede... Yöneticisi "Vermedik" demiyor, futbolcusu "Almadık" hiç demiyor... Kurye şirketleri, şu günlerde çanta çanta para taşıyor... "Yenilme kardeşim, sensin benim güzel kardeşim" hesabı, yeni muhabbetler ve dostluklar pekiştiriliyor... "Mezara kadar olmasa da, pazar akşamına kadar" sürecek dostluklar... ??? İstanbul'un büyüklerini yıllardır "Yolunacak kaz" gibi gören, G.Birliği'nin çeyrek asırı devirmiş başkanı İlhan Cavcav, şimdi kasasına yeni girecek milyon dolarlar için "Kurt kapanı" hazırladı bile... 40 milyara Yalıköy'den aldığı Serkan'ı, iki sene sonra 4 milyon dolara satmak için nazlanıyor... Ankara ekibinin kasasını "Ucuza al, pahalıya okut" mantığıyla tıka basa un çuvalı gibi dolduran Cavcav, hiç cavcav etmeden "Teşvik primi" konusunda "Yıllardan beri bu hadise var" diyebiliyor da, federasyon yöneticileri "Var" diyenleri yalanlayıp, masum tavırlar takınmıyorlar mı, pes doğrusu... Macaristan'a giden çantadakiler, kağıt parçaları mıydı? Ligimizdeki son haftalarda görülen kart bolluğunun yegâne sebebi bu "Teşvik primidir!" Adamı yemleyip hırslandırırsan, o da saldırır tabii... Tekme, kemiğe mi gelecek, çene mi kıracak, kafa mı patlatacak umurunda mı onun... "Yemlersen tavşanı, aslan edersin" doğrultusunda, hayatlarının futbolunu ortaya koyanlar, hatır şikesi değil, popolarına nişadır niyetine sürülen dolarların coşkusuyla Türk futboluna renk katıyor! ??? Hakemlerimizi, her kararlarını kılı kırk yararak bitirdik... Onların, düdükleri üfleyen nefeslerine bile karıştık... Kartlarının renklerini bir hafta önceden tayin ettik... Kafamıza göre, şampiyon bile belli olmadan, takımlara yeni yıldızlı formalar, bayraklar diktirdik... Ve sonunda "Teşvik primini" bile sevimli hale getirdik... Ama ne oldu? Ligin namusu elden gitti sonunda... Trabzonspor haricinde, şampiyonluğu kim kazanırsa kazansın, çamurdan elini kurtaramayacaktır... Yönetimlerdeki gelecekleri için her yolu denemek, sonra da "Haberim yok" demek saflığıyla adam kandıranlar, bunları uzaktan seyredip, elini masaya vuramayanlar, kurban değil, Türk futbolunun boynunu çimlere uzatıp kör testere ile kestiklerinin farkına bakalım ne zaman varacaklar... "Utanmayanın sefası çoktur" ama böyle futbol yarışının da, spor ahlâkında yeri yoktur... NOT: Sevgili Şansal Büyüka... Belki farkında değilsin... Bu ülkede Türkiye Gazetesi, her gün dolu dolu tam 5 sayfa, eyyamsız, karalamasız, sadece doğruları yazmayı prensip edinmiş anlayış içinde, okuyucularıyla buluşmaktadır... Belli ki, ulaşamadığı tek yer, Lig TV... Tek sayfa spora bile sayfalarında yer veremeyen gazeteleri, ekran başında satır satır okuturken, Türkiye Gazetesi'ni görmemezliğe gelmen, bizim için gerçekten üzüntü verici...