Beşiktaş değil Riva'ya, bu kadro ile aya gidip kamp yapsa nafile... Scala taraftar tepkisinden korkup, takımını gözlerden uzak yerlere kaçırırken yiğidin de hakkını yiyordu... O taraftar, dün gece 90 dakika öyle bir koro yaptı ki; bu destekle futbola yeni başlayan birisi bile coşardı... Önce "Beşiktaş sen bizim herşeyimizsin" dediler... Baktılar değişen bir şey yok... Sahadakiler bildiklerini bile ortaya koyamıyor... Bu defa son ihtarlarını çektiler: "Şerefiniz varsa, oynayın." Futbol bir seyir oyunu... Ona aşık olanlar, takımlarının peşinden koşarlar... Çünkü keyif alacakları yıldız futbolcuları alkışlamak, onlarla coşmak isterler... Şimdi siz siz olun, şu Beşiktaş'ta hangi yıldız futbolcu için koşarsınız... İşin gerçek ve acı yönü bu... Her zaman söylüyoruz ve yazıyoruz... Beşiktaş'ta yıldız yok... Son yıldız Şifo'yu saymazsak... Zaten o da gözden çıkarılmış bir emekli artık... Nouma mı? O ahlâk ve disiplinden uzak biri olduğu müddetçe, asla bir yıldız değil... Hiç bir takım dün gece, ilk yarıdaki Beşiktaş'ı böylesine kötü gününde yakalayamazdı... Orta sahada Ayhan her topu isteyen, alınca da ezen bir sinyor... Nihat ve İbrahim standart çalımlarından başka, yetenekleri olmayan iki sürat motoru... Ahmet ise "Neredesin Nouma" der gibi yalnız... Kalede Shorunmu, Fevzi'yi bile aratacak cinsten. Böyle bir Beşiktaş'a "Beşiktaş sen bizim herşeyimizsin" deseniz ne yazar... Adana gibi gol atmaya niyetli olmayan bir takıma ilk yarıda gol için davetiye üzerine davetiye çıkardılar... Adana da bu ricayı kırmadı... İkinci yarıdaki Beşiktaş, devre arasında tribünlerin gazabından korkan gerçek Beşiktaş'tı... Tayfur ve Münch girer girmez, oyunun şekli şemali ve hakimi değişti... Goller geldi, hava geldi ve en önemlisi özlenen Beşiktaş geri geldi... Ve o tribünler, hani takımı zorla oynatan tribünler, bu defa başka bir şarkı tutturdular: "Seni tek geçerim bu alemde..."