Bir zamanlar İstanbul 'da "Sülün Osman" diye müthiş bir dolandırıcı vardı... Bu adama, vatandaşların yanı sıra, dolandırdıkları bile fazla kızamamıştır... Adam, Türkiye 'nin şartlarında İstanbul 'a yola düşenlerin ceplerindekini "kapkaçla" değil "satış!" yöntemiyle alırdı... Sanki bir ticaret adamıydı Sülün Osman ... Neleri satmadı ki o?.. Galata Kulesi 'ni... Galata Köprüsü 'nü... Beyazıt Saat Kulesi 'ni... Ava gidenleri, avlayan bir tip olan Sülün Osman 'ın, defalarca yakalandığı dolandırıcılıklarının bir defasında, komiserin "Oğlum Galata Köprüsü'nü satmaya utanmıyor musun?" sorusu üzerine verdiği cevap enteresandı: "Komiserim... Bu memlekette Galata Köprüsü'nü satın alacak eşek olduğu sürece, ben kulesini de satarım, hiç kusura bakma!" Biz hâlâ daha, günümüz şartlarında bizleri türlü şekilde dolandıran ve kandıranlarla başa çıkamazken, Sülün Osman gibi sevimli dolandırıcıları (!) yine de fazla kızamadan anıyoruz... İnönü Stadı 'nda işlenen bir cinayette, devletin, meclisin, federasyonun, valinin, emniyetin ayaklanması, sanki bir kıvılcım bekleyen, üzerine benzin dökülmüş insanlığın feryadı değil midir? Yüzlerce insanın ölmesini bekledikten sonra yaya geçidi yapan sanki biz değil miydik bugüne kadar? Raydan çıkan trenler olmasa, o uğurda sönen ocaklar yürek dağlamasa, bizim aklımıza otomatik fren sistemlerini, trenlere takmak gelir miydi? Şimdi tribünlere bedava girip, başkalarının yerlerine el koyan, kargaşa çıkaran, yönetimlerden beslenenleri, aramızdan ayıklamanın çarelerini arıyoruz... Rantın olduğu yerde, mutlaka fırsatçılar da vardır... Taraftara bedava bilet verenler, bunları hayır için mi yaptılar bugüne kadar? Başkasının yerini, başkasına satıp haksız kazanç elde eden tribün rantçıları, sayılarını amip gibi artırmışsa, bu bizim toplumumuzun Sülün Osmanlar türetme ihtiyacından değil; ortalığı şiddet ve baskı ile çemberine almak isteyenlerin, hırsından doğan bir dolandırıcılık şeklidir... Bir cinayet sonrası, meclise taşınan "stad terörünün" kökü kazınacak diye merakla bekleyeceğiz şimdi... İyi güzel de; seçim zamanı, devletin arazisine gecekondu yapanlara tapu sözü verip oy kapanlar, şimdi haksız biletle maça girip olay çıkartanlara mı mâni olacak? O gecekondulara, alt ve üst yapıyı getirip, şehirleri içinden çıkılmaz bir keşmekeş yumağına çevirenler, futboldaki şiddet düğümünü mü çözecek? Meclise taşınıp büyük bir yangın yapılan şike ve şiddet görüşmelerini kaç milletvekili ciddiye alıp, meclis sıralarında yerini aldı? Bedava bilet muslukları kesilenlerin yakın zamanda kulüp yöneticilerine isyanı, itirazları, protestoları arttığında, yelkenleri suya indirmeyecek, Türkiye 'de kaç yönetici tipi vardır? O rantçıları karşılarına alıp, her maç küfür yemeyi göze alacak, tehdit telefonlarıyla muhatap olacak cesur yönetici sayısı kaçtır Türkiye 'de? Daha dün, yerleri elinden alınıp, loca yapılan grup, bir yıl sonra baskıları sonucu, tekrar eski yerine alınmadı mı bu ülkede? Rüştü 'ye tesislerin içinde, en can alıcı yumrukları, tekmeleri atanlara, Saraçoğlu Stadı 'nda özel oda verilmedi mi? Olay çıkarttıkları gerekçesiyle göz altına alınan tribün liderleri ve yardımcıları, başkanlar tarafından karakoldan alınmadı mı? Bütün bu çirkinliklere çanak tutanlar, bugün de yönetici değil mi? Trilyona dayanan tribün rantını bir defa verdiniz mi, geri almanız asla mümkün değildir... Bugün, şimdilik susanlar, yarın tribünde "İstifa" diye bağırınca, neler olacak, hep beraber göreceğiz bunu... Eyy amigosuna "Tribün efendisi" diyen basınım... Onları, reklam filmlerinde oynatıp artist (!) yapan yönetmenim... Spor sayfalarında köşe verip, onlara spor yazarı (!) apoleti takan spor müdürüm... O amigoları muhatap alıp, ellerine 5 bin bilet, sırtlarına 30 bin forma veren federasyon sorumlum... Şimdi Sülün Osman 'ları yok etmek için, dolandırıcılık bürosu kurmuş teşkilat gibi çalışıyor gözüküyorsunuz... Siz mi bataklık kurutacaksınız?.. Biz mi o günleri göreceğiz?.. Türkiye 'de, bu tedbirlerle mi tribünler çiçek açacak?.. Ahh Sülün Osman ahhh... Seni bile arar olduk, inan bize...