Gerçekten, Beşiktaş'ı bugün yöneten ekip, bir çırpınışın içinde... 16 yıllık Süleyman Seba yönetimininden sonra "Değişim rüzgârları" parolası ile göreve soyunan Bilgili ve ekibinin sırtında, ateşten gömlek var... 16 yılda kurulan bir imparatorluğun izlerini kısa zamanda yok etmek kolay mı ki? "Biz ilklerin takımı olacağız" parolası ile taraftarının yüreğine su serpen Beşiktaş yönetimi, ne yazık ki, lig bittiğinde susuz, alev alev yanan bir yürek bıraktı... Bilgili'nin de dediği gibi "En büyük hatam Scala'ydı" itirafı, ne yazık ki, koca bir sezonun günahını anlatmıyor... Hadi Scala hataydı... Ama Scala'nın eline verilen yeni transferler ve kadro kimin hatasıydı acaba? Scala, umduğuyla değil, bulduğuyla yetinmek zorunda bırakılınca, daha iyisini yapması imkânsızdı zaten... 31 yaşındaki Veit'e ve 30 yaşındaki Baya'ya imza attırmayı, yılın transferi gibi göstermek, taraftarı asla tatmin etmeyen bir süksedir... Elindeki Ali Eren'le restleşen ve ona kapıyı gösteren Beşiktaş yönetimi, ligin son haftalarında tribünlerin büyük gazabına uğrayan Ahmet Dursun'la yeniden anlaştı ama, siz onu gidin Ahmet'e sorun bir de... Daha önce "Beşiktaş'la işim bitti" diyen Ahmet, menecer Sinan Engin'in büyük gayretleri ile yeniden imza masasına oturtulduğunda, yüzünden düşen bin parçaydı... "Ben hiç bir zaman Beşiktaş'tan ayrılmayı düşünmedim. Parayı da asla problem etmedim" derken, hani karakoldaki ifadesini, mahkemede kabul etmeyen suçlu gibiydi... Ahmet Dursun, bize göre kaliteli bir futbolcu... Bu paraya, Ahmet ayarında futbolcu bulmak da imkânsız... Ama tribünlerin "Defol" dediği Ahmet'le seneye lig nasıl yürür? İşte ilk mesele burada... İşin ikinci ve en büyük sancısı ise Nouma... "Gidecek mi, kalacak mı" diye herkesin birbirine sorduğu bu Fransız futbolcu, tribünlerin sevgilisi olduğunu çok iyi biliyor... Bunun için, elindeki kozunu sonuna kadar kullanacak olan Nouma. Eğer kendi istemezse asla Beşiktaş'tan ayrılmaz... Çünkü Nouma bir yana, Beşiktaş yönetimi bir yana... Bu hırçın futbolcu, sadece futbolunun birazını oynadığında bile, taraftar yeri göğü "Nouma" diye inletiyor... Hâttâ son maçında tribündeki bir pankart, yönetime ihtar niteliğindeydi: "Nouma'yı satanı, biz de satarız!" Beşiktaş taraftarı, bu sözünü kolay kolay yutmaz... Nouma'dan onları ayırmak, iki sevgilinin arasına karakedi sokmakla eşdeğerdir... Sanki Nouma'dan iyi futbolcu bulundu mu ki, Pascal yok farzediliyor... Yönetim'in, Nouma sevgisizliğini Daum'un üzerinden silmek için acele kolları sıvaması gerekirken, hâlâ daha "Daum karar verecek" demek yanlışın en büyüğüdür... Geçen sezon Beşiktaş taraftarı yıldız futbolcu yönünden "Öksüz" kalmıştı... Onbinlerce insanın bayrak yapacağı, uğruna şarkılar besteleyip, coşacağı Nouma haricinde kimsesi yoktu... Bir taraftan Ümit'e, diğer yandan İbrahim'e, Erman'a, Yasin'e, Ayhan'a, Nihat'a kızan taraftar, elinden şimdi bir de Nouma'ları alınınca neler yapar neler... Menecer Sinan Engin, Allah'ı var arı gibi çalışıyor ve kendisine sunulan bütçe dahilinde transferleri yapıyor... Bu kısıtlı bütçeyle, Sinan'ın yaptığı işleri alkışlamak gerekir... Ama iş yıldız futbolcu almaya gelince bütün motorlar stop... Elde yok, cepte yok... O zaman yıldız futbolcu da yok... F.Bahçe tüm krallarıyla yeniden anlaşır, üstüne üstlük, Ümit Özat, Ceyhun gibi ekstra yıldızları da renklerine bağlarken, G.Saray hep büyük transferler düşünürken, Trabzonspor bile bu sezon kendini yenilerken, Mehmet'i, Ali Eren'i, Ayhan'ı, Münch'ü, Karhan'ı, Selami'yi gönderen, Nouma'yı hiç düşünmeyen Beşiktaş'tan, nur topu gibi şampiyonluk beklemek, Şampiyonlar Ligi'ne vize almak, ne kadar gerçekçi olur... Anlayabilen varsa lütfen bir adım öne çıksın...