İstanbul'un, kuş uçmaz, kervan geçmez bir köşesinde, arada bir hatırlanan sevgili gibi, ziyarete gidilen Olimpiyat Stadı'nda, dün gece yine bir dram vardı... Bu dram, ihtişamına rağmen, kimselere yaranamayan, ağustos ayında bile, ilikleri donduran soğuğuyla futbolseverlerin kara listesine aldığı "Öksüz statta" futbolun ayıbının sahnelenmesiydi... Elektrik ve su parasını bile, çıkaramayacak kadar seyirci fakirliğindeki bir kupa mücadelesinde, futbolumuzun değeri (!) bir defa daha tescil edildi... Yıllık 400 milyon dolar yayın değeri biçilen ve bununla övünen bir federasyonun, fırtınaya esir düşmüş bir stadı çaresizliğe terk etmesi, sahadan beklenen güzellikleri de süpürüp gitmesine seyirci kalması içler acısı bir durumdu... İstanbul Büyükşehir, elde avuçta kalan tüm yedekleriyle, kupada düne kadar "sıfır" çekmiş rakibi karşında, bu güne kadar zaten bulamadığı tribün eksikliğini dert etmeden mücadele etmeye çalıştı... Ama Beşiktaş, başkanının temizleme operasyonuna sanki çanak tutarcasına "Bana ne bu maçtan" mantığı ile 100 kişiyi bile zor bulurken, sahadakilerin de zaten olmayan futbol zevklerine kan doğradı... "Eyvah... Yine Ramazan" endişesinin kalede tedirginliğine karşılık, Necip delikanlısıyla da "Bravo" dedirten kadrosu ile Mustafa Denizli, eksik rakibi karşısında, kolay kazanacağı bir maçın rehaveti içindeydi sanki... İlk yarıda topu ayağında daha fazla tutan, defans bloğunda oyunu olgunlaştıran, orta sahası ile iyi mücadele eden İstanbul Bld, siyah-beyazlı takımın mücadele gücünün noksanlığından rüzgarı da arkasına alarak faydalanmak istedi... 3 maçta 23 gol yemiş Ramazan'ın ayaklarıyla çıkardığı top dışında da etkili olamadı... Bunun yanında Beşiktaş Fink ve Bobo ile iki gol fırsatını harcamak dışında, ilk yarıda olumlu bir iş yapamadı... Süratli başlayan ikinci yarıda, Ekrem'in cömertçe kaçırdığı gol pozisyonunun hemen kontrasında, bu defa İskender, aynı Ekrem'in ve İbrahim Kaş'ın çaresizliğinden faydalanarak, zaten gol yemeğe alışkın Ramazan'ı avladığında Beşiktaş'ın başına, çorap örüldü sanki... Ne oldu bu Beşiktaş'a? Forveti, rakip defansa baskı yapamaz... Orta sahası, sadece defansif rolü oynayıp, o alanı kontrol altına alamaz... Savunması, her akında 7 şiddetinde depreme yakalanmış gibi sallanır... Kalecisi her dakika yürekleri ağızlara getirirse... Bu Beşiktaş nasıl sevenlerini mutlu edebilir? Her maçta bir değişik kadronun arayışındaki Mustafa Denizli'nin, artık sabırları taşıran ve seyircisinin "Neden bu takım futbol oynamıyor" diye sorguladığı Beşiktaş'ın başında büyük dertlerin ve sıkıntıların cirit atması, işte dün gece olduğu gibi, hedeflerden hızla uzaklaşmaya da çanak tutmuştur... Bu kadar kötü bir futbolu, bu kadar kazanmaktan uzak bir oyun anlayışını, ligimizde sadece Beşiktaş'ta görmekteyiz... Peki çaresi? Bu kadroyla, bu anlayışla çareler tükenmiştir artık... Siyah-beyazlı takım taraftarlarına, Allah sabır versin...