Düne kadar seyircisiyle bütünleşmiş koca Fener dün gece sanki ıssız adada kalmış gibiydi... Kimse bilet fiyatları yüksek demesin... Kimse havayı, soğuğu bahane etmesin... Dün gece F.Bahçe taraftarı gizliden gizliye değil resmen takımını protesto etti... G.Saray yenilgisi bu maçın havasını tamamen kaçırdı... Sevgiyi aştı bitirdi adeta... F.Bahçe, karşısında dans eder gibi hareketli bir takım bulunca sadece rakibini seyretti... Adamlar çabuk ve ayağa paslarla F.Bahçe orta sahasını hiç zorlanmadan ve hiçbir engelle karşılaşmadan zahmetsizce geçtiler... Sarı-lacivertlilerin usta ayakları bile bu şaşkınlık içinde çok basit top kayıpları yaptı... Fransızlar üst üste 5-6 pasla zikzaklar kurarken, F.Bahçe iki pası bile taraftarına gösteremedi... Kaptan Ogün'ün F.Bahçe'deki sevgi çemberi gün geçtikçe daralıyor... Taraftar onun yanlışlarını artık hoş görmüyor... Ogün de bu tedirginlik içinde hata üstüne hata yapıyor... Sadece uzun taç atışları onu kurtarıyor, o kadar... G.Saray maçından sonra şimşekleri üzerine çeken Ümit Özat'ın yokluğu defansı sıkıntıya hiç de sokmadı... Hatta onsuz savunma daha bir derli-toplu görüntüye bürünmüştü... Yarısı boş tribünleri mutlu etmeyen bir diğer F.Bahçeli de Rapaiç'di... Hırvat futbolcu kendini hiç sıkmadan, telaşa kapılmadan, oyuna katkıda bulunmadan işi idare etme yoluna gitti... Çünkü o biliyordu ki, Denizli'nin engin hoşgörüsü içindeydi... Ama Denizli bile ona ancak bir devre tahammül edebildi... Aslında sadece Rapaiç'i, Ogün'ü suçlamamak gerekir... Dün gece F.Bahçe yine bildiğimiz tanıdığımız F.Bahçe'ydi... Oyun kurgusu olmayan, yardımlaşmadan yoksun, mücadeleden bıkkın... Bu takımın Şampiyonlar Ligi'nde adım atması çok zor... Çünkü burada çalışmayana, kaytarana asla ekmek yok...