Türkiye'de futbol spor değildir...

A -
A +

Yıllardan beri zihnimizi kurcalayan bir soru var... Futbol spor mu? Görünen o ki: Türkiye'de futbol spor değil... Bekir Coşkun üstadımızın tam 26 ay önce, köşesinde yazdığı gibi "İçinde kumar, karapara, vergi kaçakçılığı, bıçak, satır, kurşun, kan, şike, beyaz kadın ikramı, şantaj, rüşvet olan bir spora spor denir mi?" tezi, geçerliliğini aynen bugün de koruyor... *** İşin ucunda bir şampiyonluk var sonuçta... Tabii ki, bu yarışta, sevinenler kadar, üzülenler de olacak... Sporu spor gibi yapanları yalnız bırakmayan tribünler, bu işin çeşnisi, vitrini... Bir Renoir tablosunu seyreder gibi, hayranlığın yanı sıra, içimizdeki coşkuyu da terbiye sınırları doğrultusunda çerçeve yapacağız bu güzelliğe... Ama aşırıya kaçmadan... Kediyi severken, boğazını sıkmadan... Gülü koklarken, yapraklarını yolmadan... Saçları okşarken, parmağı göze sokmadan... Biz güzellikleri bir demet yapmak varken, çirkefliği, düşmanlığı ve tüm çirkinlikleri sporun içine el birliği ile katıyoruz... Sonra da, Neron'un kendi yaktığı Roma'sını seyreder gibi, sadist duygularla izliyoruz olup biteni... *** Evet Türkiye'de futbol, spor değil... Beşiktaş'ı 100. yılında şampiyonluğa taşımış bir başkan "....r git Serdar, ....r git" diye kendi taraftarınca kovuluyor... Nerede, bir yıl önceki "Büyük başkan" çığlıkları? Nerede, F.Bahçe'nin 60 milyon dolar transfer çılgınlığına, mütevazî bütçesiyle meydan okuyan, vergisini kuruşu kuruşuna devletine sunan, UEFA kriterlerine mâli açıdan yüzde 100 uyan Beşiktaş'ı yeniden yapılandıran büyük başkan? Bir maç kaybedildi diye, üstelik misafir kulüp başkanı ve devlet erkânı önünde, hakarete uğrayan bir insana yazık değil mi? Değer miydi, bir maç için kelle istenmeye? Değer miydi haa, değer miydi? Serdar Bilgili'nin gitmesini hızlandıran, ağzından çıkanı kulağı duymayan, daha doğrusu, sözün nereye varacağını hesap edemeyen F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım mutlu mu acaba şimdi? "Bizim sahamızda, seyircimiz asla başka kulübün başkanına küfür etmiyor" derken ne kadar samimi? Peki, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy neden F.Bahçe Stadı'na gitmiyor, gidemiyor? Ona "Hoş geldin" yerine "Hoşt geldin" diyenler ne çabuk da unutuldu? *** Atarken, destekli atmalı insan... Üstelik, başkanların atışlarında asla karavanaya da yer yoktur... Gelen takımın kalecisini sindirmek, aklını maçtan alıp tribünden gelecek şemşiye, çakmak, bozuk para ve idrar dolu pet şişelere odaklamak için, tel örgü koymama inadı bir ihmâl mi, yoksa bir "Cin fikirlilik" mi? İnönü Stadı'nda edilen küfürlerin mazereti yok... Ama Aziz Yıldırım'ın, edilen küfürlere "Elle" ve de "Sözle" karşılık vermesinin mazereti de hiç yok... Tahrikin, benzinden ne farkı var? İkisi de parlayan ve patlatan nesnelerdir... Bir şeylere sitem etmek, hele bir camianın başkanını "Taraftarını susturamadı" diye suçlamak, şampiyon bir takımın başkanına yakıştı mı hiç? Ne oldu şimdi? Rahata erdi mi? Acizlikle suçladığı bir ezeli rakibin başkanı görevi bıraktı... Keyfinden değil, kederinden... Bu ülkede, en günahsızlar gidecek "Tırnak kaşıyıcılar" borularını öttürecek haa... Yok öyle yağma... *** Evet, futbol spor değil Türkiye'de... Geçmişte, iri gövdesi ve tekmeleriyle anılan, şimdi geçimini sivri dili ve bitirim yorumlarıyla sürdüren Erman'ın, ekranlardan körüklediği futbol, spor değil Türkiye'de... Onun karşısına oturup "Demir döğücünün, hınk deyicisi" pozundaki Şansal'ın politikası da, spor medyasının kanayan bir yarasıdır... Çünkü, yayıncı kuruluş olduklarından, onlar, sporseverin odaklandığı kanal... Bu fırsatı iyi kullanıp, istedikleri takımın taraftarını isyan, istediklerini de bayram yaptırma politikası gütmeleri, sokaklarda anarşinin körüklenmesi anlamını da taşımaktadır... Son Beşiktaş - F.Bahçe maçında Luciano'nun en az 30 santim saha dışından çevirdiği topu, çizgi içine taşıyan, sonra da "Bana Beşiktaş seyircisi niye küfür ediyor" diye sızlanan Erman'a kimse dur demeyecek mi bu Türkiye'de?.. Dilediği hakemi vezir, dilediğini rezil eden de Erman değil mi bu ülkede? Hedef gösteren o, sokak diliyle, eğitimsiz seyirciyi kışkırtan o... Televizyonların eğitim görevini unutup, sadece güçlüden yana tavır alması, değil mi bu ülkede futbolu spor kılığından çıkaran? Şimdi bu bilinen kanal, Aziz Yıldırım'a yaranma uğruna bin takla atmaya başladı... Çünkü onlar, yeni hesaplar peşinde! *** Ahh Bekir Coşkun üstadımız ahh... Bu ülkede, Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemciler Derneği bile hür iradesiyle seçim yapamazsa... 30 yıllık meslek hayatında iki gözlü ev bulamayan memurların yanı sıra, tribünlerde amigo geçinenler, BMW X5'lerle geziyorsa... Kendi rengini taşımayan elbise giyenler, düşmanın denize dökülmesi gibi kovalanıyorsa... Sokaklarda futbol için bıçaklar, kurşunlar konuşuyorsa... Spor mesleğinin edebiyatına "Hıyarı, ulanı, geri zekâlıyı" sokan adama "Sus" denmeyip, saygı duyuluyorsa... İşine gelmeyen yazıları yazanlar, patronlara şikayet ediliyorsa... Şike teklif edip, adına "Hatır" veya "Teşvik" yakıştırması yapılıyorsa... Bu ülkede, nasıl futbol spor olabilir? Bu vatan uğruna kan da dökülür, can da verilir... Ama bu ülkenin sporu için dökülen kana da yazık, verilen cana da...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.