Uslan artık deli gönül

Beşiktaş, kimseden çekmedi, iki bekinden çektiği kadar... Tam Hilbert'e kavuştu derken, yeniden sakatlandı gariban... İsmail deseniz, daha maçın başında Tisdell'e öyle bir pas verdi ki, ben Egemen'in bu kadar çıldırdığını ilk defa gördüm... Derken İsmail de sakata gelmez mi... 35 dakikada Beşiktaş iki bekini de kenara almak zorunda kaldı... Bu kötü sinyaller nedeniyle, devrenin son dakikasında da bombayı kalesinde gördü tabii... Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi sanki... Fernandes'in bir maç önce sorumsuz davranışı yüzünden yalnız bıraktığı Beşiktaş'ta bir orta saha beynine ihtiyaç vardı buram buram... Elde Simao vardı ama o da haftalardır, takımı adına olumlu işlere imza atamayarak taraftarı zaten sinir ediyordu... Sezon başında zengin kadroya sahip dediğimiz o Beşiktaş, neredeyse fakirlik içinde yüzüyor artık... Almeida'nın forvette pas kuraklığı içinde neredeyse fiziki durumu bozulurken, kenarda çıldıran bir Carvalhal'in çaresizliği yansıyordu herkese... Ama onun da hataları yok değildi hani... Edu'dan ısrarla sağ kanat hücumcusu yapma inadının iflas ettiğini anlamak için daha kaç maç geçecekti ki? Veli'nin iyi niyetli ama "Adım Hıdır, elden gelen budur" hesabı, performanstan uzak futbolu, onun kabahati değil, sezon başında Guti ile başlayan problemler zincirinin peşinden getirdiği sıkıntıların kalıntılarıydı... Ligin ikinci yarısında tek puana bile hasret Mersin'in bir türlü uslanmayan seyircisinin yalnız bıraktığı Beşiktaş gibi şampiyonluk kovalayan bir takımdan hem de üç puan birden koparması, belki misafir takım için dönüm noktasıdır ama siyah-beyazlılar için de bir utanç tablosudur. PAZAR ENDİŞESİ İki beki, Fernandes'i ve Quaresma'sı olmadan, pazar günü F.Bahçe karşısına çıkacak siyah-beyazlıların, elinde kalan tek kozu, Beşiktaşlılık ruhu olacaktır.