Bir sevgili bekler gibi yolunu gözledik... Onunla yattık, onunla kalktık... Ligin zirvesindeki en kritik mücadeleyi, pişirip pişirip, günlerce futbol soframıza getirdik... Ve o gün gelip çattığında, heyecanı kenara alırsak, lezzetten yana, damak tadı, göz zevki ve kalite mönüsünü bulamadık ... Dağ fare doğurdu... *** Beşiktaş'ın daha telaşlı başladığı maçta, siyah-beyazlılar haklı da değildi hani... Rakibin süratli kanat oyuncularını durdurmak, bu eldeki kadro ile mümkün gözükmüyordu çünkü... İbrahim Üzülmez'in kapasitesi belli... Önünde oynayan Tello'dan bu güne kadar hiçbir yardım alamayışı da eklenince, sol tarafın zafiyeti ortaya çıkıyordu... Nitekim Kazım, Türkiye'ye geldiği günden beri, belki de en rahat, en kaliteli futbolunu oynadı... Her ayağına top geçtiğinde, Tello ve İbrahim Üzülmez'in hali içler acısı hâl aldı... *** Aslında Ertuğrul Sağlam'ın en korktuğu kanat Uğur Boral ve Vederson ikilisinin süratle bindirme yapacakları sağ taraftı... Ama hem Uğur'un, hem de Vederson'un formsuz bir günde olmaları yüzünden, Sağlam'ın bu kanatta İbrahim Toraman ile aldığı tedbir boşuna endişeye sebep oldu... Bunu fırsat bilen Toraman da, ilk yarıda Beşiktaş'ın hücuma en fazla katılan futbolcusu gibi gözüktü... İkinci yarı başlar başlamaz da, o kanatta harcandığı (!) düşünülen İbrahim Toraman, stopere alınarak adeta yerlerde sürünen İbrahim Üzülmez, yerini Ali Tandoğan'a bıraktı... Bu radikal değişim Beşiktaş'ın hücum gücünü düşürerek, savunmasında daha tehlikeli ataklarla burun buruna gelmesine sebep oldu... *** Belki de, topun oyunda kaldığı süre en az olan bir derbi karşılaşmasında, F.Bahçe yıldız futbolcularından yeteri kadar verim alamayarak, oyunu Beşiktaş'ın istediği gibi dağınık futbola bıraktı... Oysa, usta ayakları ile sahanın her yerini, milimetre milimetre kullanan sarı-lacivertliler, çok kötü oynadıkları bir lig karşılaşmasında, erken buldukları golün üzerine yatacaklarına, Beşiktaş'ın üzerine gidebilselerdi, netice çok farklı olurdu... Beşiktaş, sahanın en kötü adamı Serdar'ın ayağından beraberliği yakaladığında, maçın gerçek hakkı da teslim ediliyordu adeta... Ama ustaların ustası Alex, bu skora attığı ikinci golle isyan eden adamdı... Maldonado'nun boş bir transfer olduğunun adeta ispatlandığı gecede, Zico'nun sadece Chelsea maçını düşünen futbolcularını, böylesine kritik bir maça iyi hazırlamadığı gerçeği de işin başka bir yönü tabii... >> BENİM YILDIZIM Usta ayakların durduğu gecede, ortaya konan kötü futbolun içinden, 2 golün sahibi Alex'i cımbızla çekip alarak gecenin kahramanı yaptık...