İstanbul'da bir futbol kazasında yaralanan F.Bahçe, bunun acısını taa Romanya'da çıkarmak için bu defa kurallara uyarak oynadı... Saracoğlu'na ikinci yarıda oyuna giren Mehmet Topuz, Caner ve Selçuk, bu defa ilk on birin adamı olmuştu... Rakip Vaslui, kendi sahasında önüne gelene efelenmesiyle, fazla bir mazisi olmamasına rağmen iyi bir kariyer yakalayan rakibine bir ilki yaşatmak için karşılaşmaya fırtına gibi girdi... Bu emeğinin karşılığını da daha 11. dakikada Caner'le aldığında, işin burada kalmayacağı belli olmuş gibiydi... Ya da bize öyle geliyordu... Bu gol, F.Bahçe'nin hırsını arttıracağına, bir anda törpüledi... Sanki iş bitmiş gibi oyun disiplininden bir anda uzaklaştı... Ve ne olduysa birkaç dakika sonra oldu... Önce Bekir'in ıskası, sonra Gökhan'ın dalgınlığı Niculae'nin fırsatçılığından kaçmadı... Devrenin kalan bölümlerinde Vaslui'nin F.Bahçe kalesindeki ablukası, ikinci bir golü bulmasına yetmedi... İkinci yarının başında kazanılan penaltıyı Volkan'ın kurtarmasından sonra Fenerbahçe bu karşılaşmadan gülerek çıkan taraf olacağını ilan ediyordu sanki... İlk golde Caner'e orta yapan Gökhan, bu defa Kuyt'a lokum gibi bir pas gönderdiğinde Hollandalı futbolcu tam çatala gönderdiği nefis bir vuruşla, F.Bahçe'yi tura taşıdı... Kuyt'ın bununla da kalmayıp kendi adına ikilediği gol sayısıyla F.Bahçe'nin işi, kaymaklı kadayıfa döndü... Sarı-lacivertliler, gecenin finalindeki kahve keyfini de Sow'un füzesiyle yaşadı... Dün gece F.Bahçe'de Gökhan'dan sonra, Kuyt, Baroni, Selçuk, Bekir ve Egemen arkadaşlarına nazaran bir adım öne çıkan isimlerdi... Bütün bu güzelliklere gölge düşüren tek olay ise, sahaya meşale sokup onları ateşledikten sonra sahaya atan sarı-lacivertli taraftarların yaptığı yanlışlıktı... Galiba bu nedenle, cezadan kaçış yok gibi...