Yanılgı payı!

A -
A +

İnsana şöyle bir bakarsınız, oturuşuna, duruşuna, tavrına, hareketlerine... Bir hüküm vermeniz gerekirse, kafanızda anında şekillenir işin özeti... Türkiye'deki davaların yıllar boyu sürdüğünü düşünürsek, bizim bir kişi hakkında beynimizde verdiğimiz hüküm "şip şak" cinsinden olur... Ama bunun da yanılgı payı vardır muhakkak... Hâni "yıldırım çarpmış" gibi elektriklendikten sonra evlenip, yine bir çırpıda ayrılıkların olduğu aşklardaki gibi, bazen yanılır insan... *** Her insan yanlış yapar, yanlış düşünebilir... Sevgide bile yanılgı olduğuna göre, toplum içinde neden yanılgılar olmasın... Bir kulübün başına, tipine göre değil, birilerinin "Bu isim buraya yakışır" diye apolet takılmasını istemesinden dolayı gelenlerin, her an bir çelişkiye imza atmaları şaşırtmaz bizi... G.Saray Teknik Direktörü Feldkamp'ı 74 yaşın dezavantajına rağmen, bu takımın başına getirenlerin, daha sezon bitmeden, üstelik zirvede puan farkı açılmamışken yeni teknik direktör arayışına "açık açık" girmeleri sadece yanlış değil, etik olmayan davranıştır... Ama gelecek sezon İtalyanların ünlü hocası Lippi, Lucescu, Jose Marinho gibi isimleri bugünden "konuşma günlüğüne" almak, üstelik gizli olması gerekirken aleni şekilde gündeme oturtmak, bir yöneticinin en büyük zafiyetlerinden birisidir herhalde... Bu tip konuşmaların düzgün giden bir şampiyonluk yarışında olumlu etki yapacağını iddia etmek ise, yöneticilik bilgisiyle ters orantılıdır... Hâni "Dere geçilirken, at değiştirilmez" tezini savunan atalarımız, bu sözü "Lâf olsun, torba dolsun" diye mi ortaya atmışlardır? *** Elindeki en kaliteli golcüyü, şampiyonluk yarışının en kızıştığı anda bir sözü yüzünden kızağa çekmek, ceza vermek disiplin gösterisi midir, yoksa bir kişiyi mutlu etme yanılgısı mıdır? Diyelim ki Nonda, yanlış konuştu, Hakan Şükür'ü kendi çapında eleştirdi... Yasak mı bu? F.Bahçe, Beşiktaş ve Sivasspor'un, tökezlenmesini beklediği G.Saray'da gündeme getirilecek tek konu bu mudur? Feldkamp'ı gönderme plânları yap, Nonda'yı harcamak için uğraş, sonra da şampiyonluktan bahset... Polat yönetiminin, göreve gelir gelmez hiç konuşmaması gereken iki yanlışıdır bu... Faydadan çok, zarar getirecek bir yanlış hem de... Nasıl ki; Trabzonspor'da Şener yönetiminin, Ersun Yanal görev başındayken, Şenol Güneş ismini dile getirmesi, bordo-mavili takımın disiplin ciddiyetini nasıl bozmuşsa, bu da, G.Saray'da yöneticilik profilinin ilk zayıf tablosu olmuştur... Yöneticilerin, tribünlere şirin gözükme anlamında yaptıkları yanlışlıkların, aslında, saha içinde mücadele eden takımın hırsını da kıran bir olgu olduğu apaçık ortadır... *** Beşiktaş'ta Ricardinho için kimse "kötü futbolcu" damgasını vuramaz... Brezilya forması ile Dünya Kupası'nı kaldırmış, ülkesinde 7 şampiyonluk yaşamış birisi için kimse "İşe yaramaz" hükümlülüğünü verebilir mi? Ama Ricardinho bugün için Beşiktaş'tan kovulmuş, dışlanmış birisidir... Halbuki ne ümitlerle alınmıştır o... "Kurtarıcı" diye boynuna atlanılmış, Türk seyircisine bir yıldız kazandırmanın keyfiyle hava atılmıştır... Bugün o Ricardinho'ya siyah-beyazlı formayı giydirenler, şimdi Brezilyalıyı bir halı gibi silkelemiş ve "defol" diye dışlamıştır... Bir insan hakkında en büyük yanılgı şekli yaşanmaktadır Beşiktaş'ta... Üstelik, tıpkı G.Saray'da yapılan yanlışlıklar, şampiyonlukta söz sahibi Beşiktaş'ta da zamansız, yersiz ve hiç yoktan yere gündeme oturtulmuştur... Sanki elde onlarca futbolcu var da, Beşiktaş Ricardinho'dan vazgeçiyor... Sanki Ricardinho'dan daha klâs ayaklar siyah-beyazlı formayı hak ediyor... Sanki, Ricardinho yanlış, onu kovanlar doğru adam haa... *** Düzene dayalı futbol anlayışı yerine, adama dayalı futbol şablonunu tercih edenlerin, aceleci tavırları yüzünden, sadece kendileri değil, sorumlu oldukları takımlar, esas büyük zararı görmektedir... Eskişehirspor'da hoca kovduran 35'lik Sergen'i kimse ayıplamıyor bugün... Kimse, hocasını yönetime şikayet edip "Onsuz da şampiyon oluruz" palavrası ile "adam harcama hafifliğini" gündeme getirenleri atamıyor sırtından... Bunlar hep insanı tanımamanın yanılgılarıdır... Zico'ya "hoca değil" diye dil uzatanlar da yanılmıştır artık... Kezman'ı, Deivid'i erken göndermeye çalışanların yanılgısı, bu ayıplara bir başka örnektir... Sivas'taki insani duyguların iyi kullanıldığını göremeyenlerin yanılgısı da, ekleyelim bunlara... Peki, baharın en güzel başlangıcında, eksi 9 derecede ve kar altında milli takıma hazırlık maçı programı yapan anlayışa ne diyelim? "Kırk gün tavuk gezmektense, bir gün horoz gezerim" diyenlerin allak bullak ettiği Türk futbolundaki yanılgının ürünüdür bütün bu olumsuzluklar... İnsanları ve şartları iyi süzemeyenlerin bir sürü yanlışıdır etrafımızdaki kalın çember... Ne demişler: "İnsanı sevdiren huyu, bıçağı kestiren suyudur" Biz "huyu" bırakıp "dümen suyunda" gitmeye devam edelim daha...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.