Yılmaz Vural'ın döve döve adam edemediği A.Gücü, İnönü Stadı'nda Beşiktaş'ı kahraman yaptı. Yıllar öncesinin 8-0'lık G.Saray mağlubiyetinin altında bir bit yeniği arayan taraftar, intikam maçı gibi gördüğü bir gecede gollerle aydınlandı. Sahadaki futbolla (!) kendine göre mest oldu. Önümüzdeki hafta oynanacak olan F.Bahçe derbisi öncesi moral depolanan günde Beşiktaş'ın dün geceki farklı galibiyeti gücün gövde gösterisi değil, aciz bir rakibin çaresizliğinin eseriydi. *** Yılmaz Vural'ın da tribünden izlediği bir 90 dakikada oyunun tek hakimi Beşiktaş'tı. Defanstan çabuk çıkma anlayışlarına uzun toplarla Carew'i buluşturma düşünceleri daha ilk yarıda meyvalarını verdi. Bir zamanlar F.Bahçe'nin transfer listesinde bulunan hatta milli takımın aday kadrosuna devamlı çağrılan kaleci Zafer, geleni - gideni buyur eden adam olarak geceye damgasını vurdu. Hele önünde İsmet ve Hakan Kutlu'nun elek misali Beşiktaş forvetlerine trafik memurluğu yapmaları da eklenince A.Gücü için kaçınılmaz son çok erken geldi. İlk yarıda Beşiktaş'ın attığı 3 gol de ceza sahasının dışından hiç de yenmeyecek gollerdi. *** Maçı bir kenara bırakıp bir de işin bir de başka boyutuna bakalım. Rıza Çalımbay, Türk medyasından fazlaca etkilenen bir hoca. Öyle ki, gerek İbrahim Akın ve gerekse Sergen için eleştiri boyutları yüksek haberler ve yorumlar bu iki oyuncuyu bir anda ilk 11'de oynatma zorunluluğu doğurdu Rıza hocada. Gelecek sezon için yönetimin 30 milyon dolarlık bir transfer bütçesini Rıza hocanın emrine vereceğini açıklamasına rağmen hoca hâlâ daha küçük düşünmeye devam ediyor. Artık şu bir gerçek. Sergen'in jübile mevsimi gelmiş de geçiyor bile. Maç başına 60 milyar alan takımın içindeki bütün dengeleri bozan antrenmanlara çıkmadan ilk 11'e giren bir oyuncu, teknik direktörün zaaflarından sadece birisi. Rıza hoca, Kürşat, Bashir, Ali Tandoğan ve Ersen Martin'le Beşiktaş'ı seneye Hooijdonk, Tuncay ve Serhat'ı bile gönderip yerine daha süperlerini almayı düşünen F.Bahçe ile nasıl başa çıkacak? *** Dün gece Beşiktaş'ı bu farklı galibiyete ulaştıran Sergen gibi ağır toplar, İbrahim Akın gibi dağınıklar değildi. Hele kulübeye mahkûm Okan, Pancu, Tümer, Veysel ve Ahmet Yıldırım hiç değildi. İşin doğrusu A.Gücü'nün ligin en zayıf ekiplerinden birisi olarak kötü bir gününde olması ve kaleyi bulan her topun filelerle kucaklaşmasıydı. Kazanan haklıdır. Öyleyse bize susmak yakışır.