Suriye iç savaşı müzakere dönemecine girerken

A -
A +

Suriye'de insanlık dramı devam ediyor. Çatışmalar yayılırken kurbanların da sayısı her gün artıyor. Ülkenin sınırlarına yığılan çaresiz mülteciler bir milyona ulaştı. Ne yazık ki bazı ülkeler bu insanlık trajedisine yeterince ilgi göstermiyorlar. Öte yandan kapalı kapılar ardında da yeni siyasi pazarlıklar sürüyor. Bu pazarlıkların bazı yansımalarını medyada ve çatışma alanında görebiliyoruz. Özellikle de ABD ve İngiliz Dışişleri Bakanlarının yaptıkları açıklamalarda muhaliflere yapılan askerî yardımın niteliğinin değişeceğini görüyoruz. Anlaşılan Suriye konusunda yeni bir süreç başlatılıyor. Söz konusu yardımların niteliğine ve boyutuna baktığımızda amacın muhaliflerin mutlak bir askerî zaferini sağlamak olmadığını görebiliyoruz. Amaç Esad'ın da içinde yer alacağı Suriye hükümeti ile muhalifler arasında bir müzakere süreci başlatarak sorunu yeni bir boyuta taşımak. Bu fikrin baştan beri savunucusu Rusya ile ABD'nin kapalı kapılar ardında anlaştığını söylemek abartılı olmaz. Buna göre sorunun yönetilmesinde müzakerelerin esas alınması düşüncesi ön plana çıkıyor. Bu fikre evet diyen ABD ve müttefikleri için bu sürecin işlemesi ancak Esad ile muhaliflerin eşit şartlarda masaya oturmalarına bağlı. O halde öncelikli sorun bu eşitliğin nasıl sağlanacağıdır. Bugün Esad, muhaliflerden daha güçlü durumda bulunuyor. Öncelikle de bunu Rusya'nın yardımlarına borçlu. Muhalefet ise parçalı ve siyasi bütünlükten yoksun. Son aylarda da askerî manada ciddi bir ilerleme kaydedemedi. Özellikle de ABD'nin, en aktif silahlı grup olan El-Nusra'yı terör örgütü listesine alması ve PKK kontrolündeki PYD'nin muhalif cepheden ayrı hareket etmesi gibi nedenlerle pozisyon kaybettiklerini bile söyleyebiliriz. Müzakere fikrinin arkasındaki diğer etkili aktörün İsrail olduğu bir sır değil. Kimyasal silah korkusu olan ve sınırlarında devlet dışı aktörlerin güç kazanmasından endişelenen İsrail, ABD'yi yeni tehditler konusunda ikna etmiş görünüyor. Müzakere için ısrarcı olmadan önce ABD ve diğerleri muhaliflere askerî yardımı sınırlı biçimde artıracaklar. Böylece muhalifler müzakere sürecinde masaya bugünkünden daha güçlü ve Esad'a yakın bir pozisyonda oturabilecekler. Ne yazık ki yeni yol haritası "her ne olursa olsun Esad gitmelidir" tezini savunan Türkiye'nin görüşü ile çelişmektedir. Ancak, Suriye'deki insanlık dramı göz önüne alındığında Türkiye, Esad'ın bir süre daha acıları hafifletme adına iktidarda kalmasına göz yumabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.