Antioksidan

A -
A +

Aldığımız besinlerin hücrelerimizde enerjiye dönüşmesinden sonra çeşitli atık maddeler, toksinler ve serbest radikaller açığa çıkar. Bunların büyük kısmı değişik yollarla dışarı atılır. Ancak bazı toksinler ve serbest radikaller vücutta kalır. Bunlar, etkisiz hale getirilmediği zaman çeşitli hastalıklara, kalp-damar rahatsızlıklarına, hatta kanser oluşumuna yol açar. Bazı serbest radikaller ve oksidanlar da, organlarımıza ve cildin kolajen tabakasına yerleşerek yaşlanma sürecini başlatırlar. Demirin oksitlenerek, paslanması gibi bir şey... Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, sebze ve meyvelerdeki bazı vitaminlerin, bu serbest radikalleri ve oksidan maddeleri etkisiz hale getirdiğini ortaya çıkardı. Bir bakıma, bazı vitaminlerin, vücutta meydana gelebilecek paslanmayı engellediklerini söylemek mümkün. İşte, bunu sağlayan, yani vücuttaki paslanmayı engelleyen vitaminlere "antioksidan" adı veriliyor. A, C ve E vitaminleriyle, selenyum ve zeytinyağının içindeki bazı maddeler de bulunan antioksidanlar, bu yararlarından dolayı dengeli beslenmenin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Antioksidanlar, serbest radikallerin etkisini yok eden enzimleri artırarak vücudumuzun savunma sistemine katkıda bulunuyorlar. Vücudun, zamana bağlı olarak yıpranma özelliği olduğu gibi, savunma mekanizmasından ileri gelen kendi kendini tedavi özelliği de mevcut. Bunu daha da pekiştiren ve vücut direncinin artırılmasını sağlayan besinler (özellikle vitaminler), bileşimindeki paslanmayı önleyici maddeler sayesinde serbest radikallerin ve toksinlerin oluşumunu engelliyor ve yaşlanmayı yavaşlatıyor. Daha da önemlisi başta kanser olmak üzere birçok hastalığın oluşumunu engelliyor. Ne kadar almalı? Antioksidan maddelerin, sağladığı faydalara bakarak bilinçsizce tüketilmesi de doğru değil. Unutmamak gerekir ki her şeyin azı karar çoğu zarar! Peki nasıl bir diyet programı izlenmeli? Antioksidanlar herkesin vücut yapısına, yaşına ve kilosuna bağlı olarak değişik ölçülerde tüketilmelidir. Bu konuda kalıplaşmış listeler yoktur. İşte antioksidanlardan yeterli miktarda alabilmek için dikkat edilmesi gerekenler: > Yaş grubu ne olursa olsun herkes mutlaka kahvaltı yapmalı. Kahvaltıda peynir, zeytin, yumurta, ceviz, domates, portakal, salatalık, maydanoz gibi besinler alınmalı. Bu tarz bir kahvaltı tercih edilmiyorsa posa alımını sağlamak amacıyla yulaf ezmesi yemekte yarar var. Sabah kahvaltılarında yulaf ezmesi, süt veya yoğurt, kuru üzüm, fındık, ceviz ve meyve karışımı son derece sağlıklı. > Büyüme ve gelişme çağında mutlaka süt, yoğurt, peynir tüketilmeli. > Yemeklerin arasında ara öğün alınmalı. Ara öğünlerde meyve, ceviz, kuru kayısı gibi yiyecekler tercih edilmeli. > Öğle veya akşam yemeklerinden birinde balık, tavuk, hindi eti, kurubaklagil, soya, kıymalı dolma gibi protein ağırlıklı yiyecekler, mutlaka sebze ve salata ile tüketilmeli. > Bol soğan, sarmısak kullanmalı. > Zeytinyağı veya fındık yağını, soya, mısırözü ya da ayçiçek gibi yağlarla yarı yarıya karıştırarak yemek pişirilmeli. > Mecbur kalınmadıkça ilaç kullanılmamalı. Hangi besinler, antioksidan bakımından zengin... A VİTAMİNİ açısından zengin olan besin maddeleri şunlar: Patates, havuç, ıspanak, kayısı, süt, peynir, domates, taze bamya, kırmızı ve yeşil biber, maydanoz, enginar, lahana, taze fasulye, börülce ve bezelye, patlıcan, karnabahar, pazı, kuzukulağı, dereotu, soğan sarımsak, turp yaprağı, zeytin, şalgam, limon, taze balkabağı, yumurta sarısı, koyun ve sığır böbreği, tereyağı, balık, beyin, koyun ve dana karaciğeri, portakal, şeftali, tatlı badem, muz, kiraz, kestane, hurma, incir, fındık, üzüm, elma, armut, ayva, ceviz, arpa, yulaf, mısır ve buğday unları, yer elması, kaymak, kuru bakla... C VİTAMİNİ açısından zengin olan besin maddeleri ise şunlar: Limon, portakal, greyfurt, brokoli, biber, çilek, domates, maydanoz, kırmızı lahana, karnabahar, kereviz, kivi, kuşburnu, fasulye, bakla, bamya, turp, taze soğan, ayva, elma, bezelye, muz, dereotu, sarmısak, pazı ve yer elması. E VİTAMİNİ açısından zengin olan besinler şunlar: Hurma, marul, sığır eti, buğday özü, tabii olarak çimlenmiş buğday, yer fıstığı ve fıstık yağı, ceviz ve ceviz yağı, soya fasulyesi, yumurta sarısı, balık, kasaplık hayvanların iç organları (karaciğer, yürek, böbrek)ve pamuk fidanı tohumu ve balık... OTACI'dan kişiye özel diyet programı Fazla kilolardan kurtulmak, günümüzde birçok insanın problemi... Bu sebeple gazetelerde hergün farklı farklı "zayıflama reçeteleri" yayınlanıyor. Ancak uzmanların ortak görüşü; diyet uygulamalarının "kişiye uygun" olması gerektiği yönünde... Bu amaçla OTACI da sağlıklı zayıflamanın yollarını öğrenmek isteyenler için "Ücretsiz Kişiye Özel Diyet Programı" hizmeti sunmaya başladı. OTACI'nın bu ücretsiz hizmet hattı şişmanlık, kolesterol, hipertansiyon, kabızlık, hemoroid, diabet gibi yetersiz lif alımına bağlı rahatsızlıklarda sağlıklı beslenme önerileri sunuyor. Ayrıca kişinin özel sağlık durumuyla ilgili bilgileri aldıktan sonra ayda 4 ile 8 kilo zayıflamaya yönelik kişiye özel diyet programları hazırlıyor. Doçentlik unvanına sahip beslenme ve diyet uzmanı koordinasyonunda, konusunda tecrübeli gıda mühendisleri ve diyet uzmanlarınca bilimsel beslenme programları hazırlanan merkeze, OTACI Müşteri Hizmetleri Telefon Hattı'ndan başvuru yağıyor. Neşenizi kaybetmeden, halsiz düşmeden ama herşeyden önemlisi sağlığınıza zarar vermeden zayıflamak istiyor ve bunun için bir türlü zaman ayıramıyorsanız, üşenmeyin. Zayıflama ve doğru beslenme ile ilgili her türlü sorularınız ve bu hizmetten yararlanmak için (0212- 557 00 99) nolu telefonu arayabilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.