Geçtiğimiz perşembe günü, "Dünya Astım Günü" idi. Bu vesileyle düzenlenen program ve etkinliklerde yapılan konuşmalarda astım konusunda tüyler ürpertici şeyler söylendi. Nefes darlığı ile kendini gösteren astım hastalığında son yıllarda büyük artış olduğu ve dünyadaki astımlı sayısının 150 milyona ulaştığı belirtildi. Bu hastalığın her yıl 180 binden fazla insanın ölümüne sebep olduğu tekrarlandı. Astımın ekonomik maliyetinin verem ve AIDS'in toplam maliyetini aştığına dikkat çekildi. Merkezi Cenevre'de bulunan Dünya Sağlık Örgütü'nce (WHO) yayınlanan verilere göre; Batı Avrupa'daki astımlıların sayısının 10 yıl içinde iki kat arttığı, bir Avrupa ülkesi olan İsviçre'de 25 yıl önce yüzde 2 olan astımlıların toplam nüfus içindeki payının yüzde 8'e çıktığı ifade edildi. Bunları duyunca, biz de bu hafta köşemizi "Astım" konusuna ayıralım dedik. Her yaştaki insanda görülebilen astım rahatsızlığının daha çok çocukluk döneminde başladığı, şiddetinin ve sıklığının kişilere göre değiştiği belirtiliyor. Hasta, kriz geldiği zaman soluk almakta zorluk çektiğini zanneder, gerçekte nefes vermekte zorluk vardır. Bunun nedeni de, akciğerlerdeki küçük hava borularının daralmasıdır. Buralardan geçen hava, ıslığa benzeyen bir ses çıkarır ki buna hırıltı denir. Astım, birkaç grup nedenden kaynaklanır. Bunların başında da bünye gelir. Yani, bazı kimselerde baş ağrısı ne kadar tabii bir şeyse, diğerlerinde de astım o kadar doğaldır. Bazı kimseler toz, kıl, yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu ve benzeri şeylere karşı hassastırlar. Bu hassasiyet, astım krizleri şeklinde kendini gösterir. Tedavi için, hastayı etkileyecek bu unsurların ortadan kaldırılması yapılacak ilk iştir. Aşırı heyecan veya korku da astım krizine yol açabilir. Bu gibi durumlarda hastayı sakinleştirmek yapılacak ilk iştir. Bazı kimselerde de, had bronşit sonucu astım krizi görülebilir. Kalp yetmezliği de astım krizine neden olabilir. Kesin tedavisi olmayan astımın sürekli tıbbi denetim gerektirdiği, gerekli önlemlerin alınması halinde kontrol altına alınabildiği ifade ediliyor. Reçeteler Aşağıdaki reçeteler astım tedavisine yardımcı olacaktır: ¥ Su dolu cezveye; 2 kahve kaşığı nane konur, kaynatılır. Her sabah, aç karnına bir çay bardağı (şekersiz) içilir. ¥ 300 gram sığır sütü kaynatılır. Üzerine aynı ölçüde soyulmuş sarımsak ilave edilip ateşten indirilir. Bekletmeden 300 gram tereyağı ve 300 gram bal ilave edilerek helva kıvamına gelinceye kadar karıştırmaya devam edilir. Bu karışımdan her gün bir çorba kaşığı kadar yenir. ¥ Yarım litre kadar suya 10 adet iyice yıkanmış lahana yaprağı konup 15 dakika kaynatılır. Ateşten indirilip süzüldükten sonra 6 çorba kaşığı süzme bal ilave edilip karıştırılır. Bu karışımdan, günde bir kere bir çorba kaşığı içilir. ¥ Her gün bir kırmızı veya siyah turp rendelenir. Suyu sıkılır, süzülür ve bir defada içilir. Arkasından bir tatlı kaşığı süzme bal yenir. ¥ 4 bardak suya bir tutam meyan kökü konup kaynatılır. Süzüldükten sonra içine 2 çorba kaşığı süzme bal ilave edilip karıştırılır. Sabah, öğle ve akşam yemeklerinden sonra birer su bardağı içilir. Pikniğe çıkarken alerjiye dikkat Uzmanlardan anne babalara uyarı! Bahar aylarında, alerjik bünyeli çocuklarınızı polenlere ve mantarlara karşı koruyun. Uzmanlar, hava rüzgarlı ise alerjik ailelerin pikniğe gitmemesini, çim biçme, çapalama gibi faaliyetlerin yapıldığı alanlardan uzak durmasını, alerjik çocukların yanında sigara içilmemesini ve ev temizliği yapılmamasını tavsiye ediyorlar. İleri düzeyde alerjik bünyeye sahip çocukların, hafif de olsa rüzgarlı havalarda yapılan piknik dönüşünde, ciddi solunum problemleri yaşayabilecekleri ve krize girebilecekleri hatırlatılıyor. Saman nezlesi olarak da bilinen alerjik rinitin, bu aylarda nüfusun yaklaşık yüzde 15'ini etkilediği, özellikle ileri düzeyde alerjik çocukların bugünlerde artan polen ve mantarlardan korunması gerektiği vurgulanıyor. Alerjik rinitin en önemli belirtilerinin burun akıntısı, burunda kaşıntı, hapşırma, gözlerde kızarma, sulanma ve kaşıntı ile burun tıkanıklığı olduğuna işaret eden uzmanlar, "Bu tip şikayetleri olan çocuklar, bu mevsimde polenlere ve mantarlara karşı korunmalıdır. Alerji ileri düzeyde ise astım krizleri yaşanabilir. Ayrıca alerjik rinit, kulak enfeksiyonları, sinüzit, tekrarlayıcı boğaz ağrıları, uykusuzluk, yorgunluk ve okul performansında düşüş görülebilir. Güneş güzel olsa da rüzgar varsa alerjik aileler pikniğe gitmemeli, ev içi tozlarına karşı hassas olmalıdır" diyor. 10-15 çocuktan biri astıma yakalanıyor Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Alerjisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Sapan, astımın çocuklarda en önemli sağlık problemlerinden biri olduğunu, Türkiye'de her 10-15 çocuktan birinin bu hastalığa yakalandığını bildirdi. Astımın, alerjik ve alerjik olmayan iki türü bulunduğunu, çocuklarda ise genellikle alerjik astımın görüldüğünü belirten Sapan, 0-3 yaşlarında genellikle kaşıntı olarak belirti veren hastalığın, 3 yaşından sonra daha kolay teşhis edildiğini söyledi. Astıma yakalanma riskinin, anne ya da babası astımlı olan çocukta yüzde 30-35, hem annesi ve hem de babası astımlı olan çocukta ise yüzde 70 olduğuna işaret eden Sapan, polen, küf mantarları, sigara, hayvan tüyleri, ev tozları, hamam böceği, bazı besinler ve ilaçların da astımın nedenleri arasında yer aldığına değindi. Sapan, astımlı çocuğun tedavi edilmemesi durumunda solunum yollarında kalıcı hasarlar meydana gelebileceğini, okula gitmesinin aksayabileceğini, hatta aşırı solunum sıkıntısının hayatı tehdit eder hale gelebileceğini belirtti. Vücudumuzun yapı taşları: E vitamini hücreleri yeniliyor Yağda eriyen vitaminler grubunda yer alan E vitamini, vücutta hücre yenilenmesini sağlamaktadır. Vücudun günlük ihtiyacı 1-3 yaş: 6 miligram 4-11 yaş: 7 miligram 12'den büyük bayanlar: 8 miligram 12'den büyük erkekler: 10 miligram E vitamininin yararları ¥ Kırmızı kan hücrelerinin sağlıklı gelişimi ve çoğalması için gerekli. ¥ Kalbe yararlı olan HDL kolesterol oranını yükseltip, zararlı olan LDL kolesterolünü azaltıyor. Kandaki kolesterol oranını dengeye sokuyor. ¥ Kaslar ve cilt için çok önemli. ¥ Hava kirliliğinden dolayı akciğerde ve ağızda oluşan olumsuz etkiyi azaltıyor. ¥ Bağışıklık ve sinir sistemini güçlendiriyor. ¥ Kalp krizine, kansere, alzheimere, katarakta karşı koruyucu olduğu üzerinde ciddi bulgular var. E vitamini eksikliği ¥ Damar sertliği ve yüksek tansiyona yolaçabilir. ¥ İdrarda üre miktarı yükselir. ¥ Adalelerde steroid depolanmasına yol açar. ¥ Yüksek risk grubundakiler: Çok fazla içki içenler, doğum kontrol hapı kullananlar, yeterli miktarda oksijen alamayanlar. E vitamini açısından zengin besinler ¥ Ayçiçek yağı: 1 yemek kaşığı (7 miligram) ¥ Fıstık ezmesi: 1/4 kase (5.3 miligram) ¥ Badem: 1/2 kase (1.6 miligram) ¥ Ton Balığı: 3 köfte kadar (1.4 miligram) ¥ Somon: 3 köfte kadar (1.2 miligram) ¥ Mısırözü yağı: 1 yemek kaşığı (6 miligram) ¥ Zeytinyağı: 1 yemek kaşığı (4 miligram) ¥ E vitamini yönünden zengin olan diğer besin maddeleri ise şunlar: Soya ve soya fasulyesi yağı, hurma, marul, tereotu, sığıreti, tereyağı, cevizyağı, yumurta sarısı, balık, yerfıstığı ve yağı...