Fazla iştahlı kişiler, kendilerini genellikle "Can boğazdan gelir" türünden sözlerle savunurlar. Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki; "Can boğazdan gelir ve boğazdan gider"... Aslında geleneksel misafirperverlik kuralları ve ziyafet sofraları sağlığımız için bazı tehlikeler oluşturuyor. Bunun yanısıra açık büfe alışkanlığının da giderek yaygınlaşması ölçünün iyice kaçırılmasına sebep oluyor. Bu konuda uzmanlar unutulmaması gereken temel kuralı şöyle özetliyor: Sofrayı her zaman biraz aç terkedin. Az yemenin sağlıklı yaşamanın gereği olduğunu hatırlatan uzmanlar, özellikle akşam yemekleri konusunda uyarıda bulunuyor: Akşam yemeklerini mümkün olduğu kadar erken ve hafif yiyin. Çünkü hafif yemek, uyku esnasında metabolizmanın yavaşlamasını ve beden ısısının düşmesini sağlıyor. İnsanların her geçen gün biraz daha şişmanlaması da diyet uzmanlarını harekete geçirdi. Aşırı yemenin insan sağlığına zararlı olduğu noktasında birleşen uzmanlar, genlerin yanı sıra beslenme alışkanlığının da yaşlanmada önemli bir faktör olduğunu söylüyor. Sağlıklı bir ömür için beslenme sistemine dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatan uzmanlar, eti azaltıp, sebze ve meyveye ağırlık verilmesini de tavsiye ediyorlar. Ağır yemek, metabolizmayı harekete geçiriyor. Vücut ısısı, yoğun sindirim faaliyeti esnasında bir hayli yükseliyor. Bunun yanısıra, uykuda dinlenmesi gereken metabolizma, hareketini hiç durdurmadığı için hızla yıpranıyor. Böylece yaşlılığın hızlanmasında önemli bir rol oynuyor. Toplumda en sık karşılaşılan önemli sağlık problemlerinin birçoğu da, herkesin kendi durumuna uygun beslenme kurallarını uygulamasını gerekli kılıyor. İşte bu hastalıklardan ve uygulanması gereken beslenme kurallarından bazıları.. Yüksek tansiyon: Yüksek tansiyonu olanların tuzdan ve tuzlu yiyeceklerden uzak durmaları gerekiyor. Örneğin tuzlanmış balıklar, şarküteri ürünleri ve tuzlu kuruyemişler yüksek tansiyonu olanlara uygun besinler değil. Hayvansal yağlar da hipertansiyon hastalarına zararlı. Bu arada yeni yapılan araştırmalara göre her 4 kişiden birinin tansiyonunun yüksek olduğunu da ekleyelim. Diyabet: Mükellef öğünler, özellikle de ziyafet sofraları kandaki şeker seviyesini yükselterek nüfusun yüzde 5'ini tehlikeye sokuyor. Bu durumda kan değerlerini kontrol ettirmek ve buna uygun şekilde hareket etmekte yarar var. Yediğine dikkat etmeyi daha sonraki bir tarihe erteleyenler, deyim yerindeyse, yağmurdan sonra doluya tutuluyor. Daha iradeli davranmak gerektiğini vurgulayan uzmanlar, özellikle tatlı besinlere dikkat edilmesi konusunda uyarıyor. En azından şekerli besinlerden kaçınarak damak tadı korunabilir. Kalp hastalığı: Her yıl binlerce kişiyi vuran kalp krizi de beslenmeyle doğrudan alakalı. Aşırı yemek yenen saatlerde daha yaygın olarak gerçekleşen enfarktüsten korunmak için ölçüyü kaçırmamak, yağdan uzak durmak gerekiyor. Doymayı beklemeyin Fiziksel aktivitenin artırılmasıyla daha fazla enerji harcanacağını da hatırlatan uzmanlar, böylelikle vücudun rahatlatılacağını belirtiyorlar. Yürüyüş, hemen herkes için yararlı bir spor. Ancak koşuya alışkın olmayanlar veya sağlık durumu el vermeyenler bu konuda doktorlarına danışmalıdır. Yine de unutulmaması gereken temel kural, doymayı beklemeden sofrayı her zaman biraz aç terk etmektir. Her gün 40 gram soya yiyin Amerikalı bilim adamlarına göre; soya iyi kolesterol seviyesini yükseltiyor, kalp-damar hastalıkları riskini azaltıyor. Bu sebeple uzmanlar kolesterol problemi olmayanlara bile her gün 40 gram soya veya soyalı yiyecekler yemesini tavsiye ediyorlar. Bilim adamları günlük diyete yapılacak 40 gramlık soya takviyesinin bir yıl sonra kolesterol seviyesini düşüreceğini, iyi ve kötü kolesterol arasında sağlıklı bir denge kurulmasına yardımcı olduğunu belirtiyor. Soyanın "kötü" kolesterol seviyesini düşürdüğü ve buna bağlı kalp-damar hastalıkları riskini azalttığı uzun süredir biliniyordu. New Orleans'taki Tulane Üniversitesi'nden Prof. Jiang He başkanlığındaki araştırmacılar bir yıl boyunca 45-65 yaş arası 150 kişiyi gözlemlediler. Diyabet veya kalp damar hastalığı gibi herhangi bir sağlık problemi olmayan ve total kolesterolleri normal seviyede bulunan deneklerin yarısının günlük diyetine 40 gram soya, diğer yarısına da 40 gram karbonhidrat takviyesi yaptılar. Bir yıl sonra deneklerin iyi ve kötü kolesterol seviyeleri ölçüldü. Bir yıl boyunca günde 40 gram soya takviyesi yapılanlarda iyi kolesterol seviyesi bir yıl öncesine kıyasla yüzde 5 oranında yüksek çıktı. Bu kişilerin tansiyonları da düşmüş ve kalp damar hastalıkları riski yüzde 6-8 oranında azalmıştı. Uzmanlar herkese kolesterol seviyelerini sık sık ölçtürme ve günlük beslenmelerini soya ile zenginleştirme tavsiyesinde bulunuyor. Yeşil çay, mideye birebir Çinlilerin geleneksel içeceği olan yeşil çayın, mide kanseri ve gastrit gibi hastalıklarda tedavi ve koruyucu etkisi olduğunu duymuş muydunuz? Alman Bild der Wissenschaft dergisinde yer alan habere göre; California Üniversitesi'nde görevli bilim adamlarının bu konuda yaptığı araştırmaya 133 mide kanseri ve 166 gastrit hastası ile 600 sağlıklı kişi katıldı. Sigara ve alkol kullanımıyla yaş, kilo ve eğitim gibi faktörlerin de hesaba katıldığı araştırma sonucunda, düzenli olarak yeşil çay içen kişilerin mide kanseri olma riski yüzde 48, gastrit olma riski de yüzde 50 oranlarında düşüyor. Araştırmalarını "International Journal of Cancer" dergisinde de yayınlatan bilim adamları, yeşil çayın olumlu etkisinin, içinde bulunan ve serbest radikaller denilen zararlı maddeleri etkisiz hale getiren antioksidanlardan kaynaklandığını tahmin ediyorlar. Daha önce de yeşil çayın, eklem romatizmasına iyi geldiği ve kanseri önlediği açıklanmıştı. Yapraklı sebze ve zeytinyağı gözü güçlendiriyor Ispanak gibi yapraklı sebzenin zeytinyağıyla yenilmesinin gözlere yararlı olduğu tesbit edildi. Yapraklı sebzenin içinde, gözlere yararlı Lutein bileşiminin bulunduğunu belirten araştırmacılar, bu tür sebzelerin zeytinyağıyla yenilmesi halinde Lutein'in vücut tarafından daha çok emildiğini belirlediler. Bir çay kaşığı katkısız zeytinyağı, yapraklı sebzedeki Lutein miktarının yüzde 88'inin vücut tarafından emilmesini sağlıyor. Söz konusu araştırmayla ilgili bilgi veren ABD'deki Real Age grubunun sebze tüketimi ile ilgili bir başka müjdesi de şu: Günde 5 kez sebze yiyenler, yeteri kadar sebze tüketmeyenlere oranla 4-5 yaş daha genç gösteriyorlar. Vücudumuzun yapı taşları K vitamini, kalbimizin dostu K vitamini, yağda eriyen vitaminler gurubunda yer almaktadır. Kan, karaciğer ve bağırsaklar için önemli bir vitamindir. Günlük ihtiyaç 0-6 ay: 12 mikrogram 6-12 ay: 10-20 mikrogram 1-3 yaş: 15-30 mikrogram 4-6 yaş: 20-40 mikrogram 7-10 yaş: 30-60 mikrogram 11-17 yaş: 50-100 mikrogram 18+ yaş: 70-140 mikrogram K vitamininin yararları: Kanın koyulaşmasını ve gereğinden fazla pıhtılaşmasını önler. Bu sayede kalbin kanla daha iyi beslenmesini sağlar. K vitamini eksikliği ¥ Basur vakaları artar. ¥ Adet döneminde aşırı kanama meydana gelebilir. ¥ Burunda kanamalar olabilir. ¥ Hamilelikte sorunlar çıkabilir. ¥ Hücrelerin gelişmesi yavaşlayabilir ¥ K vitaminine en çok ihtiyacı olanlar ise; prematüre bebekler, vücudunda kapanması gereken yanık ya da yarası olanlar, sindirim sisteminde sorun olan kişiler. ¥ K vitamininin fazlası beyinde hasara yol açabileceği için çok dikkatli kullanılmalıdır K vitamini açısından zengin besinler Lahana, karnabahar, çedar peyniri, yeşil çay, yulaf, soya fasulyesi, ıspanak, şalgam, domates, bitkilerin yeşil yaprakları, yumurta sarısı, patates, bitki yağları, kırmızı et ve dalak.