Yarın yeni bir ders yılı daha start alıyor. Tabii, okulların açılmasıyla birlikte, çocuklarımızın birçoğunun, hamal gibi ağır çantaların altında ezildiği günler de başlıyor. Ancak uzmanlar bu konuda çok önemli uyarılarda bulunuyor. Çünkü, ağır sırt çantaları çocukların iskelet yapılarında kalıcı çarpıklıklara, bel ve sırtta ağrılara yol açıyor. Bu konuda anne-babaların, hatta öğretmenlerin çok dikkatli olması gerektiğini belirten uzmanlar şu uyarılarda bulunuyor: "Ağır sırt çantaları, henüz gelişme çağında olan çocuklarda bel ve sırt ağrılarına yol açıyor. Bu bakımdan çocukların ağır çanta taşımaları önlenmelidir. Çocuklar sadece o günkü defter, kitap ve gerekli malzemeleri alsınlar. Diğer gereçleri evde bıraksınlar. Lüzumsuz hiçbir şeyi çantalarında taşımasınlar." Eğer okulları müsaitse çocuklara buralarda birer dolap tahsis edilmesinin bu konuda önemli bir görevi yerine getireceğini ifade eden uzmanlar "Çocuklar çantalarını dengeli bir vaziyette taşımalıdır. Ağırlıklar bir el ya da omuzda toplanmamalıdır. Her iki elde veya sırtta simetrik ve eşit tarzda dağıtılarak taşınmalıdır. Böylece çocuklar hem rahat edecekler, hem de ileride ortaya çıkabilecek birtakım rahatsızlıklar için tedbir almış olacaklardır" tavsiyesinde bulunuyor. Haftada 5 gün futbol oynayan öğrencilerin bile sırt çantası taşıdıklarında bel ve vücut ağrıları çektiklerine değinen uzmanlar, ABD'de Tüketici Güvenliği Komisyonu tarafından yapılan istatistiklerde elde edilen sonuçların acı gerçeği ortaya koyduğunu belirtiyorlar. Bu istatistiklere göre; 2000 yılında 0-11 yaş grubundan 5 bin 531öğrenci, 12-17 yaş grubundan 6 bin 960 öğrenci, 18-21 yaş grubundan ise 773 öğrenci, sırt çantasının yol açtığı bel ve vücut ağrıları sebebiyle hastanelerin acil servislerine başvurmuş. Bel kemiği yamulabilir Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akif Güleç de, öğrencilerin ''çanta hamalı'' olmasının önlenmesini istedi. Prof. Güleç, çocukların vücut gelişimi sürecinde ağır yük taşımamaları uyarısında bulundu ve çantaların tıka-basa doldurulmaması gerektiğine dikkati çekti. Özellikle elde taşınan ağır çantalar yüzünden, gelişme sürecindeki bel kemiğinde eğrilikler ve vücutta fiziki bozukluklar meydana getirdiğini belirten Güleç, şu çağrıyı yaptı: ''Öğretmen ve veliler, zaman zaman çanta kontrolü yaparak, günlük ders programı dışındaki kitap ve defterlerin okula getirilmesini engelleyip, çocukların 'çanta hamalı' olmasının önüne geçebilecekleri gibi, onların planlı yaşamasına da katkıda bulunabilirler. Sırt çantası kaliteli olmaz ve içerisine kitap ve defterler az miktarda ve düzenli konulmaz ise çantayı taşıyan çocuğun bel, sırt ve kas ağrıları yaşaması kaçınılmazdır.'' Okul fobisine sabır Özellikle ailesinden ayrı kalma alışkanlığı olmayan bazı çocuklarda "okul fobisi" ortaya çıkabilir. Bu tür problemleri yaşayan çocuklara karşı, aşağılayıcı ve korkutucu bir yaklaşım yerine sabırlı davranılması gerekmektedir. Uzmanlar da; bazı çocukların, okula başlamadan önce çok istekli görünmesine rağmen, okul zamanı geldiğinde, bu isteklerinin kalmadığına ve okula gitmek istemediğine dikkati çekerek, çocukta oluşan yoğun sıkıntı ve yalnız kalma korkusunun, okul fobisine dönüştüğünü kaydettiler. Bu durumdaki çocuklar, okula gitmemek için, "Karnım ağrıyor, başım ağrıyor" gibi bahanelerle evde kalmak isterler. Bu konuda yapılan zorlamalar da, çocuğun var olan sıkıntısını daha çok artırır. Böyle bir problemle karşı karşıya kalan ailelere şu tavsiyelerde bulunmak istiyoruz: ¥ Kendinizi çocuğunuzun yerine koyun, duyduğu kaygı ve endişeyi anlamaya çalışın. ¥ Çocuğunuzu okula gitme zorluğu sebebiyle cezalandırmayın, küçük düşürücü sözlerle aşağılamayın. Çocuğun bunalımı ile ortaya çıkan belirtileri şımarıklık, ilgi çekme arzusu ya da sizi kızdırmak için yapılan davranışlar gibi yanlış yorumlamaktan kaçının. ¥ Sabırlı, tutarlı ve kararlı bir tavır içinde olun. Problemi görmezlikten gelmek ve bir sonraki yıla havale etmek, ancak çözümü zorlaştırır. ¥ Çocuğunuz bütün çabalara rağmen okula gitmek istemediğini söylüyor ve okulda kalamıyorsa bir çocuk psikiyatristinden yardım isteyin. Bol bol yoğurt, peynir, süt meyve, sebze ve mısır yiyin Gençler, derslerinizde başarılı olmak ve zekâ düzeyinizi yükseltmek istiyorsanız bol bol yoğurt, peynir, süt, meyve, sebze ve mısır yemeniz gerekiyor. Niye mi?.. İngiliz bilim adamları, özellikle kız öğrenciler arasında yaptıkları araştırmalarda, vücuttaki demir oranının IQ (İntelligence Quotient) testi sonuçlarını etkilediğini tespit etmişler. Vücuttaki demir seviyesinin, sağlık ve vücudun dengesi bakımından önemli olduğunu vurgulayan bilim adamları, demirin dengeli beslenme açısından büyük önem taşıdığını da belirtmişler. 11-18 yaş grubu gençler arasında yapılan araştırmalarda, vücutlarında demir seviyesi normal olanlar, düşük olanlara göre daha yüksek zeka örneği göstermişler ve derslerinde başarılı olmuşlar. Bilim adamları, çok az miktarda demir eksikliğinin bile, zeka düzeyini düşürdüğüne dikkat çekmişler. Yetişme, gelişme çağındaki gençler... Bu satırları okuduktan sonra niçin bol bol süt, peynir, yoğurt, sebze, meyve ve mısır yemeniz gerektiğini anladınız herhalde... Hastalıklar ve çareleri Nefes darlığına çözüm yolları Tıpta "Dispne" olarak isimlendirilen nefes darlığı, kabaca nefes alıp vermekte güçlük çekmek şeklinde tanımlanabilir. Bronşit, zatürree, astım, tüberküloz gibi akciğer hastalıkları ile kansızlık, kalp hastalıkları, aşırı şişmanlık, tiroid bezinin büyümesi ve alerjik faktörler nefes darlığına sebep olabilir. Nefes darlığının tedavisi için öncelikle rahatsızlığın sebebi tespit edilmelidir. Nefes darlığından şikayeti olanların sigara ve içkiyi kesinlikle bırakmaları gerekmektedir. Astım hastalığında ise, kriz geldiği zaman hasta soluk almakta zorluk çektiğini zanneder, gerçekte nefes vermekte zorluk vardır. Bunun nedeni de, akciğerlerdeki küçük hava borularının daralmasıdır. Buralardan geçen hava, ıslığa benzeyen bir ses çıkarır, ki buna hırıltı denir. Tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki reçetelerden de yararlanılabilir: ¥ Yarım kilogram süzülmüş bala; 10 çorba kaşığı toz karanfil, 10 tatlı kaşığı dövülmüş anason tohumu, 10 çorba kaşığı, dövülmüş ısırgan tohumu, 10 tatlı kaşığı dövülmüş keten tohumu ve 10 çorba kaşığı dövülmüş şalgam tohumu konur. Macun haline gelinceye kadar karıştırıldıktan sonra, temiz bir kavanoza doldurulur. Her sabah, aç karına birer tatlı kaşığı yenir. ¥ 1 tane gülhatmi kökü; 1 çorba kaşığı anason, 1 çorba kaşığı adaçayı, 1 tane meyan kökü ve 2 tutam çam yaprağı karıştırılır. Ufalanıncaya kadar dövülüp, temiz kavanoza doldurulur. Kullanılacağı zaman; 2 su bardağı kaynak suya, bu karışımdan 2 tatlı kaşığı alınıp, 20 dakika bekletildikten sonra süzülüp, günde 3 kere birer çay bardağı içilir. ¥ Bir miktar incir, nane, sedef çiçeği, kuru üzüm ve çemen kaynatıldıktan sonra süzülür ve elde edilen karışım bal ile şerbet haline getirilir. Her gün düzenli olarak içilir. ¥ Gün boyu çeşitli aralıklarla sakız çiğner gibi nane veya maydanoz çiğnemek çok faydalıdır. ¥ 1 su bardağı kaynamış sığır sütüne; 4 çorba kaşığı tereyağı ve 2 baş dövülmüş sarımsak konur. Macun haline gelinceye kadar karıştırıldıktan sonra temiz bir kavanoza doldurulur. Günde bir kere, tatlı kaşığı veya 1 ceviz büyüklüğü kadar yenir. Aynı reçete; sığır sütü yerine süzme bal kullanılarak da hazırlanabilir. ¥ Su dolu cezveye; 2 kahve kaşığı nane konur. Kaynatılır. Her sabah, aç karnına bir çay bardağı (şekersiz) içilir. ¥ Birer çorba kaşığı nane, kekik, anason, karabiber ve çam fıstığı karıştırılarak havanda dövülüp ezilir. İki çorba kaşığı bal ilave edilerek macun haline getirilir. Her gün 2 kaşık yenir. ¥ 4 bardak suya; 2 çorba kaşığı tere tohumu konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Suyuna, 6 çorba kaşığı süzme bal eklenir, iyice karıştırıldıktan sonra temiz bir şişeye doldurulur. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir. ¥ 1 bardak suya; 1 tutam fesleğen konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Sıcak sıcak, 1 çay bardağı içilir. Günde 3 kere tekrar edilir.