Yaz, bütün yakıcılığı ile yüzünü gösterdi. Birçok kişi serinleyebilmek için deniz kenarlarına ve havuzlara koşuyor. Temizlik açısından denizlerimizin durumu malum. Bu sebeple yüzme özlemlerini havuzlarda gidermeye çalışanların sayısı az değil. Ancak onları da bir tehlike bekliyor. Neden mi?.. Çünkü; temizlik şartlarına uymayan ve yeteri kadar dezenfekte edilmeyen havuz suları; başta bulaşıcı sarılık olmak üzere çeşitli hastalıklara ya da gözde ve ciltte enfeksiyonlara yol açabiliyor. Akdeniz Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necati Dedeoğlu da, dezenfekte konusunda dikkatli davranılmadığı takdirde, yüzme havuzlarının enfeksiyon kaynağı olabileceği uyarısında bulunuyor. Prof. Dr. Necati Dedeoğlu, havuz suyu içinde belli miktarda klor bulunmasının dezenfekte açısından şart olduğunu belirterek, "Bazı kişiler, havuzlardaki klor kokusundan rahatsız oluyor. Asıl, suda klor kokusu yoksa rahatsız olmak gerekir. Ayrıca hijyen için, belli zaman aralıklarıyla havuzun suyu değiştirilmeli ve arıtma yapılmalıdır" diyor. Havuzların temizlenmesinin tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Prof. Dedeoğlu, "Havuza gelenler, öncelikle kendilerini dezenfekte etmeliler. Havuza girmeden önce muhakkak duş alınmalı. Mantara karşı da ayaklar antiseptikli suda yıkanmalı. Ayrıca, dışkı yoluyla bulaşan hastalıklara karşı da özellikle çocukların havuzu ayrı olmalıdır. Çünkü idrar yoluyla birçok hastalık havuzdan bulaşabiliyor. Sadece çocuklar değil, bu konuda büyüklerin de hassas olması gerekir" uyarısında bulunuyor. Havuz suyunun temiz olup olmadığının öncelikle berrak oluşundan anlaşılabileceğini kaydeden Prof. Dr. Necati Dedeoğlu, "Eğer dikkat edilmezse, havuz enfeksiyon yuvası olur. Havuzdan başta mantarın her çeşidi, göz ve deri iltihapları, boğazda oluşan enfeksiyonlar, bulaşıcı sarılık, bağırsak paraziti, tifo, dizanteri gibi hastalıklar bulaşabilir. Özellikle yaz mevsiminde herkes bu konuda dikkatli ve duyarlı olmalı" diyor. Yüzme uyarıları Tatilcilerin en önemli sporu olan yüzmenin öğrenilmesinde ve uygulanmasında dikkatli olunmazsa büyük tehlikelerle karşılaşılabilir. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün elektronik spor dergisindeki haberde, yüzmeyi bilenler ve yeni öğrenenler için önemli uyarı ve hatırlatmalar yer alıyor. Mesela; halk arasındaki inançların aksine, suda kramp geçirenlerin kesinlikle adalelerine iğne batırmaması gerekiyor. Yüzerken nelere dikkat edilmeli? Uzmanlara göre, yüzmeyi öğrendikten sonra insanın hiç düşünmeden kendini sulara bırakması tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Dikkat edilmediği takdirde yüzme gibi keyif verici bir spor da tehlikeli bir hal alabiliyor. Yüzme uzmanları, yüzerken dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıralıyorlar: ¥ Yemek yedikten hemen sonra suya girilmemeli. Kişi mide krampı geçirebilir veya yediği yiyecekler boğazına yükselip nefes almasını engelleyebilir. ¥ Güneş tam tepedeyken suda fazla kalınmamalı. Suda bayılma tehlikesi olabilir. ¥ Alkollüyken suya girilmemesi gerekiyor. Kişinin cesareti artabilir ve suda kontrolünü kaybedebilir. Ayrıca alkol alındığında sarfedilen eforla sıcaklık birleştiği zaman beyin kanaması riski oluşabilir. ¥ Havuzun veya denize girilecek alanın tanınması gerekiyor. Derin zannedilen yerlere atlama yapıldığında, su sığ ise yaralanma riski oluşabilir. Ve sığ zannedilen yerler çok derin olabilir. Yanmayın güneşlenin Yazın bronz bir tene sahip olmak birçok kişi için güzel ve sağlıklı görünmenin vazgeçilmez şartıdır. Ancak ozon tabakasındaki incelme sebebiyle süzülmeden dünyaya ulaşan güneş ışınları, ciddi sağlık problemlerine sebep oluyor. Güneşin en olumsuz etkisi cilt kanseri riskini arttırması. Ayrıca cildi yaşlandıran ve alerjilere sebep olan etkileri de var. Çocukluk döneminde aşırı güneş altında kalmak son derece sakıncalı. Araştırmalara göre 2 yaşına kadar çocuklarda oluşan güneş yanıkları cilt kanseri tehlikesini arttırıyor. Ayağınıza kramp girerse Kramp olarak adlandırılan adale kasılması suyun ortasında yaşandığı zaman ilk dikkat edilmesi gereken paniğe kapılmamak. Sırt üstü yatılıp ayakları gergin bir şekilde öne doğru uzatmak gerekiyor. Kramp, genelde paletle yüzenlerde ve kara sporları yapanlarda görülüyor. Kramp durumunda kişi yapabiliyorsa ayağını öne ve arkaya doğru germeli. Yüzme eğiticileri toplumda yaygın olan kramp durumunda ayağa iğne batırma düşüncesinin ise çok yanlış ve tehlikeli olduğunu düşünüyorlar. Turunçgil ve sebzeler kalbimizi koruyor Bol bol turunçgil ve sebze yemenin, koroner kalp hastalığı, kalp krizi ve yüksek tansiyon riskini azalttığı ve kalbi koruduğu bilimsel olarak tesbit edildi. Amerika'nın ünlü Harvard Tıp Okulu'ndan Doktor Frank Speizer, turunçgiller ve aralarında lahana, kıvırcık salata ve şalgamın da bulunduğu sebzelerin tüketimindeki artışın, "koroner kalp hastalığı ve kalp krizi riskinin azalmasını sağladığını" söyledi. Uzun süre devam eden ve75 bin hemşire ile 38 bin erkek sağlık görevlisi üzerinde yapılan çalışma sonuçları hakkında bilgi veren Dr. Speizer, "Fazla sebze ve meyve yemenin yüksek tansiyon riskini azalttığı ortaya çıktı. Portakal suyunda bulunan, özellikle potasyum, folik asit ve C vitamini gibi besleyicilerin de kalbi kalp damarları hastalığına karşı koruduğunu tesbit ettik" dedi. ABD'nin Florida eyaleti Turunçgiller İdaresi'nden araştırmacı Steven Nagy de, portakal suyunun anti-oksidan olduğunu, kanser, virüs, alerji ve iltihaplanmaya karşı iyi gelmesinin yanı sıra kan pıhtılaşması ve atardamarda plaka oluşmasını engellediğini belirtti. Elzbieta Kurowska adlı bir başka araştırmacı da, Western Ontario Üniversitesi'nde görevliyken yapılan klinik deneylerde, günde çeyrek litre portakal suyu içmenin "iyi kolesterol" olarak olarak kabul edilen HDL'yi yükselttiğini, "kötü kolesterol" olarak kabul edilen LDL'yi düşürdüğünü gösterdiğini söyledi. Hastalıklar ve çareleri Yaz ishali çocuklar için tehlikeli olabilir Genellikle yaz aylarında ortaya çıkan ve hem çok sulu, hem de çok sık dışkının yanısıra kusma, bulantı, şiddetli karın ağrısı ve yüksek ateş gibi belirtiler veren yaz ishalleri konusunda ailelerin dikkatli olmaları gerekmektedir. Çünkü; içinde bulunduğumuz mevsimde bu tür belirtilerle hastanelere getirilen çocukların büyük çoğunluğuna ishal teşhisi konulmaktadır. Aileler, ishalli çocukların tedavisinde duyarlı olmak zorunda. Çoğu zaman basit bir tedbirle hastalığı tedavi etmek mümkün. Örneğin, tüm sağlık ocaklarında ücretsiz dağıtılan ishal tozu, en basit tedavi yöntemidir. Hastalık ortaya çıktığı zaman yapılacak ilk iş, çocuğa sulu gıdaların verilmesi olmalıdır. İçerisinde tuz ve şeker karışımı olan ishal tuzu, şeftali suyu, yağsız yoğurt, patates haşlaması, elma suyu, asidi alınmış kola ve pirinç lapası gibi gıdalar ishali önlemede çok etkili olur. Basit yöntemlerle iyileşmeyen ishalli çocuklar, en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Özellikle, ishalin daha şiddetlisi olan dizanteriye yakalanan çocuklar, zaman geçirilmeden tedaviye alınmalıdır. İshal konusunda bazı kişilerde yanlış düşünceler bulunmaktadır. İshalli çocuğa sulu gıda verilmeme düşüncesi, tamamen yanlış bir bilgilendirme ya da bilgilenmenin ürünüdür. İshale yakalanan bir çocuk, aşırı su kaybına uğradığı için güçsüz düşer. Önemli olan çocuğun kaybettiği vücut sıvısını en kısa sürede yeniden kazanmasını sağlamaktır. Bunun için de beslenmenin çok büyük önemi var. Bol sulu gıdalar, tedavi için birinci şarttır. İshalli çocuğa sulu gıdalar verilmemesi, çocuğun hayatını tehlikeye atar. Bu konuda çok dikkatli olmalıyız. Aşağıdaki reçeteler de ishalin tedavisine yardımcı olacaktır. ¥ Bir adet kara turp, kabukları soyulduktan sonra rendelenir. Üzerine, 250 gram taze yoğurt konup, karıştırılır. Bir kerede yenir. Susadıkça da, şekersiz erik hoşafı içilir. ¥ 1 kilogram muşmulanın çekirdekleri çıkarılıp, tencereye doldurulur. Üzerine, 2 su bardağı su ve 1 çay bardağı dolusu toz şeker ilave edilip, yarım saat kaynatılır. Soğuduktan sonra, üçer saat arayla, ikişer çorba kaşığı içirilir. ¥ İshal kesilinceye kadar; bol su veya ayva kompostosu içilir. Gün boyunca da çekirdekleri çıkarılmış elma, az pişmiş yumurta, bayat ekmek ve patates püresi yenir. ¥ 4 bardak suya; 1 tutam mersin yaprağı, 2 çorba kaşığı adaçayı ve 1 tatlı kaşığı kimyon konup, kaynatılır. Yarım saat bekletildikten sonra süzülür. Günde, 3 çay bardağı şekersiz içilir. ¥ 4 bardak suya; 20 gram kantaron kökü konur. 15 dakika kaynatılıp, süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.