Korkularınızı maydanozla yenin

A -
A +

İstanbul Küçükçekmece'den telefonla arayan bir okuyucumuz, Lise son sınıfta okuyan ve üniversite sınavlarına hazırlanan kızının çok zor günler geçirdiğini belirterek "Ona yardım etmek istiyorum ama bunu nasıl becereceğimi bilemiyorum" diyor... "Bazen çok içine kapanıyor bazen saldırgan ve kırıcı oluyor. Arada bir de neşeli görünüyor. Ama bu defa da bu neşeli davranışlarında aşırı gidiyor. Genel olarak karamsar bir ruh hali içinde... Kendisiyle konuştuğumuzda; başaramamaktan korktuğunu söylüyor. Ya, onca emek, onca çaba, onca masraf, onca çalışma boşa giderse, gibi şeyler söylüyor!." Okuyucumuzun kızı ile ilgili sözleri, buna benzer cümlelerle devam edip gidiyordu. Belli ki Zehra kardeşimiz tam bir "angsiyete" yani korku paniği içinde... Özellikle genç nesillerin önünde çok önemli bir eşik olan üniversite sınavında başarısız olma korkusu, sadece Zehra'ya mahsus bir duygu değil. Bu yıl ÖSS'ye 1.5 milyondan fazla gencin katılacağını düşünürsek, aynı heyecanı ve aynı korkuyu yaşayan yüreklerin sayısı (ailelerle birlikte) milyonlarla ifade edilebilir... Durum böyle olunca, biz de bugün köşemizi bu konuya ayıralım istedik. Depresyona da çözüm Evet... Vereceğimiz basit bir "maydanoz kürü" ile aynı korku paniği içinde olan gençlerimizin sıkıntılarının büyük oranda çözüleceğine inanıyoruz. Bu kür, depresyon geçirenler için de son derece faydalıdır. Çünkü maydanozun, ruh sağlığı üzerinde son derece önemli etkileri vardır. Hepimiz biliyoruz ki, günümüzde ruhsal sıkıntılar ve depresyon insanların ortak bir problemi haline gelmiştir. Korku duygusunun yani angsiyetenin oluşumunda önemli rolü olan faktörlerden bir tanesi CRH (Corticotropin Releasing Hormon) hormonudur. CRH, değişik bölgelerinde sinir hücreleri tarafından salgılanan bir hormondur. Bu hormonun kontrol edilmesinde maydanozun içindeki bazı etkin maddeler önemli rol oynamaktadır. Maydanozun bu işlevinde, ıspanak ve tere'nin destekleyici özelliğine ihtiyaç vardır. Korkuya son Merkezi Sinir Sisteminde, noradrenalin ve seretonin maddelerinin yetersiz olması depresyona yol açmaktadır. Noradrenalin ve seretonin maddelerinin yetersiz olmasının sebebi ise MAO (ManoAminoOksidaz) enzimidir: Çünkü MAO enzimi, noradrenalin ve seretonin maddelerini parçalayarak yok etmektedir. İşte, tarifini vereceğimiz "maydanoz-ıspanak kürü" MAO enziminin, noradrenalin ve seretonin maddelerini yok etmesini önlemekte, böylece, depresyona sebep olan noradrenalin azalması ortadan kalkmaktadır. Kısaca söylemek gerekirse, hiçbir yan tesiri olmayan bu kür, korku ve heyecanlarınızı yenmenizi sağlayacaktır. Ancak kür uygulaması başladıktan sonra sabırlı olmanız ve kürün tesirini göstermesi için bir süre (iki-üç hafta) beklemeniz gerekmektedir. 50 yaş üzeri erkekler dikkat! Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, son 15 yıldır prostat kanserinin görülme sıklığında hızlı bir artış gözlendiğini söyledi. Prof. Haydaroğlu, prostat kanseri riskinin eğer ailede 1 kişide varsa 2 misline, 2 kişide varsa 5 misline, 3 kişide varsa 8 misline çıktığını ifade etti. Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, dünyada en çok yüzde 12.3 oranıyla akciğer, yüzde 10.4 oranıyla meme, yüzde 9.4'lük oranla kolon-rektum kanserinin görüldüğünü de belirtti. Erkeklerde prostat kanserinin tüm diğer kanser tiplerine göre daha ileri yaşlarda ortaya çıktığına işaret eden Prof. Dr. Haydaroğlu, şunları söyledi: "50 yaşın üzerinde 10 erkekten 1'inde prostat kanseri görülüyor. Prostat kanserinde, genetik yatkınlık en önemli risk faktörü olarak kabul ediliyor. Eğer ailede 1 kişide prostat kanseri varsa 2 misli, 2 kişide varsa 5 misli, 3 kişide varsa 8 misli prostat kanseri riski vardır. Son 15 yıldır prostat kanserinin görülme sıklığında oldukça hızlı bir artış gözlenmektedir." 6 ayda bir kontrol... Erken teşhis ve erken tedavi uygulaması her hastalıkta olduğu gibi burada da çok önemli olduğu için, bu konudaki en küçük bir şüphede doktora başvurulmalıdır. Hatta 50 yaşından sonra, hiçbir rahatsızlık belirtisi olmasa da 6 ayda veya yılda bir defa kontrole gidilmelidir. Ancak yine Amerika'da yaşları 40-65 arasında değişen 628 prostat kanseri başlangıcı hasta ile aynı yaşlarda olup bu rahatsızlığa yakalanmamış 602 erkek üzerinde yapılan uzun araştırmalarda şu sevindirici sonuç ortaya çıkmış: Sebze ağırlıklı beslenen kişilerde, prostat kanseri riski diğerlerine oranla yüzde 35 daha az oluyor. Özellikle karnabahar, brokoli ve domates, prostat kanserinin oluşmasını büyük oranda engelliyor. Bu sonuca göre; 40-50 yaşına ulaşmış erkeklerin bu 3 harika sebzeyi sofralarından eksik etmemeleri gerekiyor. Ayrıca yemeklerde birer baş kurusoğan yemek de prostat bezinin büyümesini engelliyor. Maydanoz kürünün hazırlanması ve kullanılması İşte, depresyon ve korkuya (angsiyete) karşı mükemmel bir çözüm olan maydanoz kürünün uygulanması ve kullanılması: Bu kürde kullanılacak olan bitkiler maydanoz, ıspanak ve tere otudur. Sabah, maydanoz ve ıspanak akşam ise ıspanak ve tere otu karışımı kullanılır. Kısaca: Sabah (maydanoz+ıspanak) karışımı uygulanır. Akşam (tere otu+ıspanak) karışımı uygulanır. Saplarıyla birlikte 5-6 yaprak ıspanak ve 10-12 tane maydanoz iyice yıkandıktan sonra saplarıyla birlikte kaynamakta olan yarım litre suya atılır ve ağzı kapalı olarak hafif ateşte 3 dakika yavaş yavaş kaynatılır. Soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra suyun tamamı içilir. Her sabah taze olarak hazırlanır. Aynı günün akşamı ise ıspanak ile tere otu karışımı hazırlanır. Kaynamakta olan yarım litre suyun içerisine 5-6 adet saplarıyla birlikte ıspanak ve 9-10 tane tere otu (saplarıyla beraber) atılır ve ağzı kapalı olarak hafif ateşte 3 dakika kaynatılır. Soğuduktan sonra suyun tamamı içilir. Sabah ve akşam için ayrı ayrı hazırlanan bu karışımlar bir hafta boyunca her gün uygulanır. Bir hafta her gün uygulandıktan sonra ikinci haftada iki günde bir uygulanırken üçüncü haftada üç günde bir uygulanır. Ondan sonraki haftalarda haftada bir olmak üzere iki ay boyunca uygulanır ve kür tamamlanmış olur. İhtiyaca göre bu kür altı ayda bir tekrarlanabilir. Her iki karışımda yemekten yarım saat önce veya yemekten en az bir saat sonra içilir. Lifli gıdalar hayat kurtarır Kanser ve beslenme konusunda araştırma yapan EPIC isimli kuruluşun 9 ülkede 400 bin kişi üzerinde gerçekleştirdiği 15 yıllık bir araştırmaya göre, lifli beslenme kolon kanseri riskini yüzde 40 azaltıyor. Ayrıca 10 yıl süren ve 68 bin kadını kapsayan bir başka araştırmada da, yüksek miktarda lif içeren diyet uygulayan kadınlarda kalp hastalığı riskinde azalma olduğu gözlendi. Bu sonuçlar, lifli beslenmenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Enzimlerden etkilenmez Lifler, ayrıca, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlıyor. Sindirim sırasında parçalanan ve emilen gıdaların tersine, lifler sindirim enzimlerinden etkilenmezler. Bu nedenle hiç değişmeden mide ve ince bağırsaktan geçerek kalın bağırsağa ulaşırlar. Burada bazı lifler bakteriler tarafından fermente edilirken, bazıları değişmeden dışarı atılırlar. İşte liflerin bu özelliği kabızlığa karşı etkili oluyor. Beslenmede önemli yeri olan lifler, kepekli tahıl, meyve, sebze, fasulye, kabuklu yiyecek ve çekirdek gibi bitkisel gıdalarda bulunuyor. Dengeli bir beslenme için günde 20-35 gram lif almak yeterli görülüyor. Yarım kase yulaf kepeğinde 5.5 g, soyulmamış bir armutta ise 4.5 gram lif bulunuyor. Bütün bu yararlarının yanı sıra lifler, kolesterol düzeyini düşürüp bağırsaktan şeker emilimini azaltıyor. Lifler, çözünür ve çözünmez olarak ikiye ayrılıyor. Çözünür liften zengin yiyecekler: Yulaf kepeği, fasulye, bezelye, kepekli pirinç, arpa ve turunçgillerdir.Çözünmeyen liften zengin yiyecekler: Kepekli buğday ekmeği, buğdaylı kahvaltılık yiyecekler, kepekli buğday, çavdar, kabuklu pirinç, arpa, lahana, havuç ve Brüksel lahanasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.