Vitaminler vücudumuzun yapı taşları

A -
A +

Vitaminler büyümemiz, hücrelerimizin yenilenmesi ve enerji üretimimiz için zorunlu maddelerdir. İnsan vücudu, vitaminleri kendiliğinden üretemez. Bu yüzden sağlığımız için gerekli olan vitaminleri ya yediğimiz yiyeceklerden veya çeşitli ilave vitamin preparatlarından sağlamamız gerekmektedir. Mikrobesinler olarak da adlandırılan vitaminler; yağlar, proteinler ve karbonhidratların aksine çok düşük miktarlarda alınabilirler ve kalori içermezler. İnsan sağlığı açısından en doğru olanı, vücudun ihtiyaç duyduğu vitaminlerin tabii besinlerden alınmasıdır. Bunun için de vitamin yönünden son derece zengin olan sebze ve meyvelerin ağırlıkta olduğu bir beslenme programı uygulamalıyız. Ancak bunu yaparken hangi sebze meyvelerde hangi vitaminlerin bulunduğunu iyi bilmemiz ve beslenme programını buna göre yapmamız gerekmektedir. Biz de; okuyucularımıza yardımcı olmak amacıyla birkaç hafta süreyle vitaminler konusunu enine boyuna inceleyeceğiz. Bugün A vitamini ile başlamak istiyoruz.. A vitamini çok önemli Vitaminler "Yağda Eriyen Vitaminler" ve "Suda Eriyen Vitaminler" olmak üzere iki gruba ayrılır. A, D, E ve K vitaminleri; yağda eriyen vitaminler grubunu oluşturmaktadır. Bu vitaminler, yağ dokusunda depolanabilen ve ihtiyaç anında salınabilen vitaminlerdir. "A vitamini, hangi besinde ne ölçüde bulunur? Vücuda ne gibi faydaları var? A vitamini eksikliğinde vücudumuz ne gibi sinyaller verir? Kimin ne kadar A vitaminine ihtiyacı var? Birçok faydası var ¥ A vitamini özellikle gözler için çok faydalıdır. İyi bir görüş sağlar. ¥ Sağlıklı bir cilt, saç ve kemik yapısı için gereklidir. ¥ Enfeksiyona karşı koymayı sağlar. ¥ Hücrelerin sağlığı ve yenilenmesi açısından önemlidir. Özellikle anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için hamilelerin yeterli A vitamini alması gerekir. Ancak A vitamini fazlalığı da hamileler için riskli olabilmektedir. Bu sebeple hamilelerin A vitaminini doktora danışarak kullanmasında fayda var... ¥ A vitamininin henüz kesin olarak ispatlanmamış faydaları da var. İşte bunlardan ikisi: Sebze ve meyvelerde çok fazla bulunan A vitamini ve betakaroten, kanser oluşumunu ve kalp krizi riskini azaltmaktadır. En çok ihtiyacı olanlar Alkolikler, sigara içenler, gençler, hazımsızlık veya karaciğer rahatsızlıkları olan kişiler. Eksik alındığı zaman... ¥ Büyüme ve gelişme bozuklukları meydana geliyor. ¥ Gece körlüğüne yolaçıyor. ¥ Gözde kurumaya sebep oluyor. ¥ Deri kuruluğu yapıyor. Deride oluşan yaralar geç iyileşiyor. ¥ Vücudun hastalıklara karşı direnci azalıyor. ¥ Çocuklarda dişlerin biçimsiz ve sağlıksız gelişmesine, gelişmenin yavaşlamasına neden olur. A vitamini açısından zengin besinler ¥ Patates: 1 orta boy (2487 microgram) ¥ Havuç: 1 tane (2025 microgram) ¥ Ispanak: 1/2 kase (737 microgram) ¥ Kayısı: 10 tane (253 microgram) ¥ Süt: 1 bardak (149 microgram) ¥ Peynir: 1 kibrit kutusu (84 microgram) ¥ A vitamini açısından zengin olan diğer besin maddeleri ise şunlar: Domates, taze bamya, kırmızı ve yeşil biber, maydanoz, enginar, lahana, taze fasulye, börülce ve bezelye, patlıcan, karnabahar, pazı, kuzukulağı, dereotu, soğan sarımsak, turp yaprağı, zeytin, şalgam, limon, taze balkabağı, yumurta sarısı, koyun ve sığır böbreği, tereyağı, balık, beyin, koyun ve dana karaciğeri, portakal, şeftali, tatlı badem, muz, kiraz, kestane, hurma, incir, fındık, üzüm, elma, armut, ayva, ceviz, arpa, yulaf, mısır ve buğday unları, yer elması, kaymak, kuru bakla... Günlük A vitamini ihtiyacı ¥ 1-3 yaş: 400 microgram ¥ 4-6 yaş: 500 microgram ¥ 7-10 yaş: 700 microgram ¥ 11 yaş üstü bayanlar: 1,000 microgram ¥ 11 yaş üstü erkekler: 800 microgram Genç yaşta kırışıklarla tanışmak istemiyorsanız Günlük hayatın yoğun temposundan en çok etkilenen yüzümüz, en çok da ihmal edilen bölgemizdir aslında. Yanlış kullanılan ürünler, aşırı makyaj, cilt temizliğinin ihmal edilmesi, gerektiğinden de erken yaşlanmaya neden olur. 25 yaşına kadar tamamlanan hücre yenilenmesinden sonra 30'lu yaşlarda görülmeye başlayan hafif kırışıklıklar, 40'lı yaşlarda belirginleşmeye başlar. Bunun için, evde yapılacak günlük bakımlarla, ciltteki ölü deri kaldırılmalı ve cildin hava alması sağlanarak nemlendirilmelidir. Uygulanan kürlerin ve günlük ev bakımlarının cildin hızlı bir şekilde yaşlanmasını önlediğini belirten uzmanlar, yoğun bakım kürlerinin 25 yaş sonrasında uygulanmasının uygun olduğunu söylüyor. Beş hafta süren yoğun bakım kürlerinin cilt durumuna ve yaşa göre değiştiğini söyleyen uzmanlar, günlük bakımların özellikle akşamları yatmadan önce yapılmasını öneriyor. İşte, evde cilt bakımı için basit bir yol: Yüzünüzü, bir süre evde kaynatılan papatya ve ıhlamur buharına tutup yumuşattıktan sonra, nemli parmak uçlarınızla masaj yaparak cildinizin en dış tabakasındaki ölü hücreleri atarak gözeneklerinizi açın. Bol suyla yüzünüzü yıkayın, ardından cilt tipine uygun maskeyi yüzünüze ve boynunuza sürün. 20 dakika bekleyin. Sonra yüzünüzü iyice yıkayıp kuruladıktan sonra nemlendirici sürün. Hastalıklar ve çareleri Anne sütü tansiyonun ilacı Hazır mamalar ve anne sütüyle beslenen 900 bebek üzerinde yapılan araştırmalar, anne sütü ile büyümenin, yüksek tansiyona yakalanma oranını düşürdüğünü ortaya çıkardı. İngiltere'deki Çocuk Sağlığı Enstitüsü'nün "Çocukluk Döneminde Beslenme Araştırmaları" merkezi tarafından yapılan araştırma, anne sütüyle beslenenlerin, ileriki yaşlarında yüksek tansiyon ve kalp problemleriyle daha az karşılaştıklarını ortaya koydu. Norwich, Cambridge, Sheffield, Ipswich ve King's Lynn kentlerinde 1982-1985 yılları arasında dünyaya gelen 900 bebek üzerinde yapılan araştırmada, bu bebekler 13-16 yaşlarına kadar izlendi. Bebeklerden anne sütüyle beslenenlerin, hazır mamalarla beslenenlere göre ileriki yaşlarında çok daha az "yüksek tansiyon" hastalığıyla karşılaştığını tespit eden uzmanlar, bunların ileriki yaşlarda kalp hastalıklarına yakalanma oranlarının da düşük olacağına dikkat çekiyor. Araştırmayı yürüten uzmanlar, hazır mamaların solunum sistemi hastalıkları, diyabet, kulak enfeksiyonları, alerjiler, mide rahatsızlıkları ve şişmanlık gibi, kısa ve uzun vadede ortaya çıkabilen önemli rahatsızlıkların sebebi olduğunu hatırlatarak, annelere bebeklerini olabildiğince uzun süre emzirmeleri tavsiyesinde bulundular. Tansiyonun sebepleri En kısa tanımı ile kan basıncına tansiyon denir. Kalp her kasılışında belirli miktardaki kanı atardamarlara pompalar. Bu sırada da, kan basıncı en yüksek seviyeye çıkar. Buna büyük tansiyon denir. Kalbin iki kasılışı arasında geçen zaman içinde ise, kan basıncı en düşük seviyeye iner. Buna da küçük tansiyon denir. Büyük tansiyon ile küçük tansiyon arasındaki fark da nabız basıncını gösterir. Tansiyon yaşa, bünyeye ve tansiyon ölçüldüğü andaki ruhi veya bedeni duruma göre farklılık gösterir. Yaşlandıkça tansiyon yükselmesi normaldir. Büyük tansiyon, 11'den aşağı düştüğü zaman tansiyon düşüklüğü vardır. Bu duruma tıp dilinde hipotansiyon denir.Tansiyon, ateşli hastalıklar sırasında, büyük kanamalardan sonra, iç salgı bezi bozukluklarında veya herhangi bir hastalıktan sonraki iyileşme döneminde düşer. Bazı kadınların aybaşı hallerinde veya sıcakta fazla ter kaybından sonra veya sinirli kimselerde de tansiyon düştüğü görülür. Devamlı olarak tansiyon düşüklüğü önemli bir hastalığın işareti olabilir. Geçici tansiyon düşüklüğünde şu reçete uygulanabilir: Bir su bardağı ayrana, bir tatlı kaşığı sofra tuzu konur. Karıştırılıp yudum yudum içilir. Büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. Birçok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. Mesela kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, kan hücrelerinin çoğalmasında, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar. Tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır. Tansiyonu normal seviyeye indirmek amacıyla şu reçete uygulanabilir: 4 bardak suya 20 gram çilek kökü konur. Haşlandıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.